Gözlerimin içine bakarsan yalan söylemediğimi görürsün... Senin değerini bir tek ben bilirim, bütün gerçeği ben söyleyebilirim sevgilim... Benimle gelecek misin? Bırakmayacaksın beni, değil mi?
Gözlerimin içine bakarsan yalan söylemediğimi görürsün... Senin değerini bir tek ben bilirim, bütün gerçeği ben söyleyebilirim sevgilim... Benimle gelecek misin? Bırakmayacaksın beni, değil mi?
Gözlerimin içine bakarsan yalan söylemediğimi görürsün... Senin değerini bir tek ben bilirim, bütün gerçeği ben söyleyebilirim sevgilim... Benimle gelecek misin? Bırakmayacaksın beni, değil mi?
...
Firavun saltanatı firavunlar sanatı
Ve firavun saatı bir kent ördü çevrende
Güleryüzlü yılanlar ve akrepler ülkesinde
Sen güller ve inciler gibi aynı kaldın yine de
Kötülüğü görmeyen gözlerin mucizesi
Meleklere define olağanüstü kalbin
Paçavrayı ipeğe çevirmesini bilir
Bakırı altın yapar ölüleri diriltir
Herkes bir kurtuluşa erdi
Yerleştikleri için senin kutlu çevrende
Payını alacaktır güneşten katran bile
Yeraltı sularında da var ayın med ve cezri
Köle diye mi sattın ayrılık ateşine
Sana köle olmanın değerini bilmeyen
Kendini dev saymanın sonsuz cehennemini
Benliğinde taşıyan gurur sarhoşu beni
Artık yolun uğramaz bilirim toprağıma
Ömrüm yanıp yıkılmış harap ölüm sayfası
Sen orda hakikata çevirirken yalanı
Ah, yalana çevirdim ben burda hakikatı
“Cezayirli Cemile Buhayrad’a Mektup,
Bir adını biliyorum, bir de yaşını… Yüzünü görmedim ya, sen yaşta kızkardeşim var. Mutlak ona benzersin. Başkaca düşünemem. Sen Cezair’den bir can’sın, ben Türkiye’den. Ayrı suların, ayrı toprakların çocuklarıyız ama kardeşiz.
Ben, bu kahrolası yazıya oturanda, senin idamın için hazırlıklar
Gözlerimin içine bakarsan yalan söylemediğimi görürsün...
Senin değerini bir tek ben bilirim, bütün gerçekleri ben söyleyebilirim sevgilim...
Benimle gelecek misin?
Bırakmayacaksın beni, değil mi?