Dostoyevski'yi anlatmak mı zor, yazdıklarını anlamaya çalışmak mı tam olarak bilemiyorum ama ona dair bir şeyler yazmak heyecan verici... Muhakkak ki, yazdıklarını daha iyi anlayabilmek için, hayatı ve yaşadıkları ile ilgili kronolojik bir bilgiye sahip olmak bize çok yardımcı olacak... Öncelikle bilmemiz gereken babasıyla arasının çok iyi olmaması, genç yaşta annesini kaybetmesi, bir dönem yatılı okuması bunlar ilk gençlik yıllarına dair onu etkileyen olaylar... Yazarlık hayatına atıldıktan sonra, dönemin Rus Çar'ını eleştiren bildiriyi okuması üzerine infaz cezasına çarptırılıp ve tam infazı gerçekleştirileceği sırada Çar'ın ölüm cezasını sürgüne ve kürek cezasına çevirmisiyle hayata tekrardan tutunması... Yani, yaşamla ölüm arasında bir soluk, bu duyguları yaşayan bir insan olarak ruh derinliğine inebilmesi , insan tahlili yapabilmesi biraz daha anlaşılabilir geliyor... Dostoyevski'nin çok sevilip, çok okunmasının sebebine gelince aslında şu sözleriyle o bize bunu çok açık ifade ediyor: "Senin düşünmeye dahi cesaret edemediğin şeyleri söylüyorum... Bizim ruhumuzun derinliklerine dokunup, kendimizle yüzleşmemize sebep olan ve çoğunlukla sevgiyi öğütleyen o kıymetli düşünüre saygıyla...