Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Lovelock, Dünya'nın Güneş'in artan ısısıyla uyumlu olarak ısınmasıyla birlikte, yüz milyon yıl içinde gezegenimiz üzerindeki yaşamın bugüne kadar gördüğü her şeyden daha aşırı bir sıcak duruma geçeceğini hesaplamıştır. En ihtiyatlı tahmin bir milyar yıl içinde Dünya'nın yaşanılmaz bir yer olacağıdır. Gerçek durum bundan çok daha kötü, çünkü şu anda biz atmosfere karbondioksit ve başka sera gazları ekliyor ve gezegenin daha da çabuk ısınmasına yol açıyoruz.
Sayfa 122Kitabı okudu
Sera Gazları
ve sanayileşme küresel ısınmayı artırıyor, ancak, ESAS, KÜRESEL SICAKLIĞI ARTIRAN, GÜNEŞ LEKELERİNİN artışı. Başka deyişle, Güneş aktivitesi arttıkça küresel sıcaklıklar artıyor. 1800-1900 arasındaki yıllarda 4 defa 100'ün üzerinde Güneş lekesi oldu. 1900-2000 arasındaki yıllarda ise 18 defa 100'ün üzerinde Güneş lekesi gerçekleşti. Son 5 bin yılda, küresel ısınma sebebiyle buzul yapısında önemli gerileme oldu. 2000'deki küresel ortalama sıcaklık 14.7°C, iken, taminimce, 2150 yılında 10 derece artmasıyla küresel bitki örtüsünün önemli kısmının yok oluşuna tanık olunacak. O günleri görebilme imkanı olsaydı, ölmenin daha iyi olabileceğini düşünenler mutlaka olurdu.
Reklam
Sanayi Devrimi'nin başlangıcından bu yana, bize modern yaşam biçimimizi veren fabrikalar ve teknolojiler sayesinde üretim ve tüketimimiz artarken, gezegenimiz kirlendi, biyoçeşitlilik azaldı ve atmosfere saldığımız büyük miktarlardaki karbondioksit ve metan gibi zararlı sera gazları da, atmosferin yapısını bozarak küresel ısınmaya neden oldu. Sanayi Devrimi, yaratıcılıkla dolup taşan heyecan verici bir dönemdi, ama şimdi Dünya'ya daha fazla zarar vermemek ve hatta verdiğimiz zararı telafi etmek için yepyeni bir tür yaratıcılığa ve yeni dönüşümlere ihtiyacımız var. Zaten, insan medeniyetinin sürdürülebilmesi için de doğal çevrenin korunması temel bir gereksinim. Doğal çevrenin korunması için de, insan ve doğa arasındaki dengenin tekrar kurulması gerekir.
Sayfa 211
Sanayi faaliyetleri, ormanların yok edilmesi gibi insan aktiviteleri yerküre atmosferi içerisine çeşitli oranlarda sera gazları ilave etmektedir.
Tarım Endüstrisi
Tarım endüstrisini de unutmayalım. Bu endüstride yer alan gıda perakendeciliği, tohum ve gübre sektörleri (Monsanto, Syngenta ve Yara gibi şirketler dahil olmak üzere) gibi olağan şüpheliler, “iklim koşullarından etkilenmeyen tarım” teknolojisinin reklamını yapmaktadırlar. Kulağa hoş gelen bu tabir aslında istediğiniz her anlama bürünebilir: genetik yapısı değiştirilmiş tohumlar, yoğunlaştırılmış tek türe dayalı tarım ve sentetik gübre üretimi. Özellikle sentetik gübrelerin üretilmesi başta nitröz oksit olmak üzere devasa bir sera gazları salınımı gerçekleştirdiği gibi ABD’de hidrolik kırılmayla üretilen doğal gazların da önde gelen bir tüketicisidir.
Sayfa 145 - Sümer YayıncılıkKitabı okudu
Son 170 yılda atmosferik CO2 konsantrasyonundaki artış,artan küresel sıcaklıkla bağlantısı nedeniyle bilim insanlarını ilgilendirmektedir.Gezegene çarpan güneş radyasyonunun çoğu kızılötesi radyasyon olarak uzaya doğru yayılır. Atmosferdeki karbondioksit,metan su buharı ve diğer sera gazları görünür ışığa karşı şeffaf olsa da dünyanın yaydığı kızılötesi radyasyonun çoğunu keser ve emer ve çoğunu Dünya'ya doğru geriye yayar. Sera etkisi olarak adlandırılan bu süreç güneş ısısının bir kısmını muhafaza etmektedir. Bu sera etkisi olmasaydı, Dünya'nın yüzeyindeki ortalama hava sıcaklığı soğuk -18 derece olurdu ve bildiğimiz gibi çoğu canlı yaşayamazdı.
Reklam
Yerküre'ye ulaşan güneş ışınımının yaklaşık üçte biri yeniden uzaya yansır. Geriye kalanların bir kısmı atmosfer, ama çoğu karalar ve okyanuslar tarafından soğurulur. Yerküre yüzeyi ısınır ve bu nedenle, uzun dalga "kızılötesi" ışınımı yayar. Sera gazları bu uzun dalga ışınımının bir bölümünü tutup yeniden yayarak atmosferin ısınmasına neden olurlar. Doğal sera gazları arasında; su buharı, karbondioksit, ozon, metan ve diazot monoksit yer alır. Bu gazla hep birlikte doğal bir sera ya da battaniye etkisi yaratarak, Yerküre'yi 35 santigrat derece düzeyinde ısıtırlar.
Sayfa 13 - Dost Kitabevi, çev. Sinem GülKitabı okudu
Bilim insanları Mars'ı yaşanılır kılmanın çeşitli yollarını ana­liz ettiler. Belki de bunun en basit yolu, atmosfere metan gazı ya da diğer sera gazlarından enjekte etmek olabilir. Metan gazı karbondioksitten daha etkili bir sera gazı olduğundan, metan gazı güneş ışığını tutabilir, bu da, Mars'ın yüzey sıcaklığını bu­zun erime noktasının üzerine yükseltir. Metan'a ek olarak, amonyak ve kloroflorokarbonlar gibi diğer sera gazları da, olası yaşanılır yapma deneylerinde halihazırda analiz edilmiş du­rumdadırlar. Sıcaklık yükselmeye başlar başlamaz, donmuş yer altı taba­kaları, milyarlarca yıldır ilk kez çözülmeye başlayabilirler. Donmuş tabakalar erirken, nehir yatakları su ile dolmaya baş­layacaktır. Atmosfer kalınlaştıkça, en sonunda Mars'ta göller ve hatta okyanuslar yeniden oluşabilir. Bu ise daha fazla karbon­diaksitin serbest bırakılmasına neden olacak ve pozitif bir geri besleme döngüsü başlayacak.
Sayfa 367Kitabı okudu
Rüzgâr Enerjisi
Yüzyıllarca gemileri yürütmek ve yel değirmenlerini çalıştırmak için rüzgâr gücü kullanıldı. Modern rüzgâr türbinleri fosil yakıt tüketmeden ya da sera gazları salmadan, rüzgârın kinetik enerjisini elektrik enerjisine dönüştürerek yenilenebilir bir enerji kaynağı sunar.
Sayfa 26
Atmosfere sera gazları eklemeyi bırakmalıyız. Felaketten kurtulmak için, dünyanın en büyük emisyon salıcıları - en zengin ülkeler - 2050'ye kadar net sıfır emisyona ulaşmak zorundadır. Orta gelirli ülkelerin kısa süre sonra hedefe ulaşması gerekir. Sonrasında da dünyanın geri kalanı eninde sonunda hedefe ihtiyaç duyacaktır ve takip edecektir.
Reklam
Mühendislikle üretilmiş yeni biyolojik sistemler, iklim değişikliği sorununu dahi çözmemize yardımcı olabilir. Gezegenimizin hızlanan bir küresel ısınma dönemine girdiği konusunda açık bir bilimsel uzlaşıya varılmış durumda. Bu durum gerek kendi geleceğimizi gerekse parçası olduğumuz biyosferin geleceğini ciddi ölçüde tehdit ediyor. Sera gazları emisyonunu ve ısınmanın boyutunu azaltmak acilen çözülmesi gereken bir sorun haline geldi. Genetik mühendisliği yöntemlerini kullanarak bitkilerin fotosentez verimini artırabilir ya da fotosentezi canlı hücrelerin dışına çıkarıp endüstriyel ölçeğe taşıyabilirsek, "karbon nötr" biyolojik yakıtlar ve endüstriyel hammadde üretmemiz mümkün olabilir. Ayrıca biliminsanları tarıma uygun olmayan marjinal ortamlarda, örneğin toprağın bozuk ya da kurak olduğu bölgelerde yaşayabilen yeni bitki varyeteleri üretebilirler. Böyle bitkiler dünya nüfusunu beslemenin yanı sıra iklim değişikliğinin yönetilmesinde yardımcı yöntem olarak atmosferden karbondioksit çekip depolamak için de kullanılabilirler. Dahası sürdürülebilir yöntemlerle çalışan canlı fabrikaların temelini oluşturabilirler. Fosil yakıtlara bel bağlamak yerine atıkları, yan ürünleri ve güneş ışığını daha etkin biçimde kullanan biyolojik sistemler üretmek mümkün olabilir.
Sayfa 148Kitabı okudu
KARBON YAKALAMA TEKNOLOJİLERİ
İnsan üretimi karbondioksitin (CO2) %85’i petrol, doğal gaz ve kömür gibi fosil yakıtları yakılması sonucu atmosfere salınıyor. 2020 yılında, milyonda 412,5 parçayla atmosferik CO2 seviyesinde yeni bir rekor kırıldı. Bu 2000 yılından beri %12’lik bir artış olduğu anlamına geliyor. Milyonda 412,5 parça küçük gibi görünebilir ancak bu seviyeler dahi küresel iklim değişikliğini ciddi derecede artıracak miktarda. Atmosferdeki sera gazları arttıkça Güneş’in ısısı atmosferde hapsoluyor ve gezegeni ısıtıyor. Atmosfere saldığımız CO2 seviyelerini düşürmeye çalışmanın yanı sıra, bilim insanları atmosferdeki karbonu temizlemenin ve depolamanın yollarını arıyorlar. Bu yöntemlerin büyük bir çoğunluğu karbonu derine gömmeyi içeriyor. Karbon yakalama ve depolama yöntemlerine 2015 Paris Anlaşması’nın ortaya atılmasından beri daha büyük önem veriliyor. Paris Anlaşması iklim değişikliği üzerine uluslararası bir anlaşma ve hedeflerinden birisi 2030’a kadar sera gazı salınımını %40’lara çekmek.
Unutmayın, sera gazları salanlar yalnızca otomobiller değil; paketleme, havalandırma cihazı, tarım aletleri üretenfabrikalar da at­mosfere bu gazları yayıyor.
Tarımı keşfetmemiz ve nüfus artışlarının meydana gelmesinden bu yana kendimiz için sorunlar biriktirmiş olabiliriz gibi görünmekte. En ormanlık alanları tarım için yok ettik, pirinç yetiştirmek için büyük alanlara su bastık ve atmosfere gitgide artan miktarda karbondioksit saldık. İnsan yapımı bu sera gazları salımı ve karbon yutaklarının ortadan kaldırılması olmasaydı, önümüzdeki 50.000 yıl içinde büyük bir buzlanma devrine doğru dünyanın soğumasını beklemek akla yatkın olurdu. Ancak antropojenik küresel ısınmaya dair bilimsel kanıtlar artık reddedilmez haldedir ve bu bozulmanın ya da Chris Stringer'in dediği gibi "Dünyanın iklim makinasıyla oynamanın", uzun vadede doğal iklim çevrimleri üzerinde nasıl bir etkisi olacağını bilemiyoruz.
Sayfa 398Kitabı okudu
77 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.