William Golding ile ilk olarak Sineklerin Tanrısı kitabı ile tanıştım ve çok sevdiğim bir kitap olmuştu. Bu nedenle ilk kitabı referans alarak ikinci olarak Ceberut Martin kitabını okudum ve tam bir hayal kırıklığıydı, bitirene kadar canım çıkmıştı. Serbes Düşüş ise daha önce aldığım ve kütüphanemde okunmayı bekleyen bir kitaptı ama sanırım önyargılı olduğum için sürekli erteliyordum. Kesinlikle boş bir önyargıymış. Kitabı oldukça sevdim.
Ana karakterimiz Sam’in samimiyeti içime işledi diyebilirim hatta bazen insan sadece yaşamaya çalışarakta kötü olabilir, kötülük denirse buna.
Öğretmeni Nick ile sohbetinde bir kısım vardı özellikle orası sade ama vurucu bir diyalogtu diyebilirim. Onu da hemen buraya bırakıyorum, iyi okumalar!
“İnsanların acımasız olabileceğini düşünmezsin. Böyle bir dünyada buna vakit ayıramıyor olmaları lazım. Savaşlar, zulümler, sömürüler-yani, Sammy, görmek gereken o kadar çok şey var ki, benim incelemem ve senin de resmini yapman için o kadar çok malzeme var ki, böyle bak olaya. Eğer bunların hepsini bir, atıyorum, bir milyonerin elinden alsan, gökyüzünü ya da denizi bir an bile görebilmek uğruna tüm parasını verirdi…”