Sinan Canan'ı videolarından bilen biriyim. Bu kitapla hocayı daha yakından tanıma şansı buldum. Sinan Hoca bana göre kitabıyla kendi dünyasını daha yakından açmış okurlarına, takip edenlerine.
Kitabı okuduktan sonra zihnimde merak, tecessüs, hayret, kaos, kaotik, fraktal geometri kelimeleri dönüyordu. Her kaosun içinde bir düzen olduğu, kaos kuramını, kaosun resmi fraktal geometriyi, Pisagor ağacını, Koch'un kar tanesini, basitliğin gelişmişliğin son noktası olduğunu, kenarların verimliliğini, düşününce ne çok kenar olduğunu, zuhuru.. gibi bir çok şeyi öğrendim.
"Göğsünün ortasında atan kalbe dikkat edebilen insan için saatin tıkırtıları önemini yitirir ama zaman paha biçilmez hale gelir.
Nefes aldığının farkında olan insan, o nefesin boş laflarla tüketilemeyecek kadar kıymetli olduğunun farkına daha kolay varır." pasajından örnek verecek olursak hoca, hayret etmenin, etrafına ve kendine dikkatlice bakmanın ve merak duygusu içinde olmanın öneminden bahsetmiş. Kitapta bu konuyla ilgili daha fazla örneklerle karşılaşabilirsiniz.
Sinan Canan kendi hayat tecrübelerini sade, akıcı ve anlaşılır cümlelerle bizlere aktarmış. Anadilini doğru öğrenmenin ve konuşmanın ne kadar önemli olduğunu da vurgulamış. İnanç ve bilim konusunu kendi açısından yorumlamış.
Kaybettiğimiz bilgelik muhtemelen dışarıda bir yerlerde bizi bekliyor, belki de "içeride bir yerlerde"...
Tek ihtiyacımız, alışkanlıkların cenderesinden kurtulmuş zihinlerle, "neye layık olduğumuzu tekrar hatırlamak".
Ben çok severek okudum. Sizin de seveceğinizi düşünüyorum. Şimdiden iyi okumalar.