BİLDİN Mİ ÖRTMENİM
Getirdiler okula, ‘’öğretmenin işte bu’’ dediler,
Ama örtmen ne işe yarar onu söylemediler,
Valla örtmenim ilkin senden çok korktuydum.
İlk sınıfa geldiğinde de pustum kaldıydım.
Ama misafir şekeri gibi sözlerin varmış ,
Hiç bitmeyen bir sabrın ve sevgin varmış,
Bizi içine alacak kocaman bir kalbin varmış,
Anladım ki,senin
Bazıları acı vermeye gelir hayatımıza, önce alıştırırlar, sonra başkalarıyla yarıştırırlar. Sen kusursuz seversin oysa... O bilir senin ne denli iyi biri olduğunu ve giderken biraz da olsa kızarır yüzü. Sen daha iyilerine layıksın, der. Gerçekten de öyle. Sen daha iyilerine layıksın. Gidenin arkasından üzülmen bile bunun kanıtıdır. Rüyanda onu görmen bile senin daha iyilerine layık olduğunu gösterir. Sonuçta herkes aşkı bir süre taşıyabilir, mesele sevgiyi taşımak. Sevgiyi taşıma yürek ister, bazıları işte bu eksiklikten dolayı kaçar gider. Onların sadece kan pompalayan kalpleri vardır. Yürekleri yoktur.
-Söyle, anlaşılmaz adam; kimi seversin en çok anneni mi,babanı mı,bacını mı yoksa kardeşini mi?
-Ne annem, ne de babam var, ne bacım, ne de kardeşim.
-Dostlarını mı?
-Anlamına bugüne kadar yabancı kaldığım bir söz kullandınız.
-Yurdunu mu?
-Hangi enlemdedir, bilmem.
-Güzelliği mi?
-Tanrısal ve ölümsüz olsaydı, severdim kuşkusuz.
-Altını mı?
-Siz Tanrı'ya nasıl kin beslerseniz, ben de ona öylesine kin beslerim.
-Peki, neyi seversin öyleyse sen, olağanüstü yabancı?
-Bulutları severim... İşte şu... Şu geçip giden bulutları... Eşsiz bulutları!
İnsan hiç tanımadığı birini nasıl sever? Daha doğrusu neden sever?
Niyetini, kalbini, aklını bilmediği birini... Hoş, tanıdıklarımızın büyük bir bölümünün niyetini de kazık yedikten sonra öğreniyoruz ya neyse. Hadi onu geçtim, kafedeki garsona nasıl seslendiğini, gazeteyi okumaya (eğer okuyorsa tabi) nerden başladığını, sağ eliyle mi, sol
Canım Kızım;
Meğer sanaymış yolculuğum. Burgun kendime neden yasadığımı sordum; bir anlamı olmalıydı basımdan gecen onca şeyin; bir karşılığım olmalıydı hayatta.bu soruyu sorduğumda kendime yirmi üç yasındaydım. Ellerim yaslanmamıştı henüz ama soluk soluğa kalmış yorgun bir çocuktum, bildiğim her şeyden, herkesten uzaktaydım..
Yalnızlık,
Dostlarının yaptığı işe iyi yada kötü diyemezsin ki. İyi olmasını dilersin. En iyisini yapmalarını umarsın. Dostundur, seversin onları. Hepsi bu kadar işte!