Salinger çavdar tarlasındaki çocuktu. Uçurumun dibinde duruyordu ve çocuklar uçurumdan düşüp çavdar tarlasına konuyorlardı. Bu da yüreğimin bam telini titriyordu çünkü bir yetişkin olarak başarısız olmuş tanıdıklarım birer sahtekara dönüşüyor, kötü anlamda değişiyorlardı. Sevgilerini ve nezaketlerini para ve güç için bir kenara bırakıyorlardı. Salinger ve Holden uçurumun aşağısında duranlardı. Bu çocukları yakalayacak ve kendilerinden ödün vermeden, asil bir şekilde bu geçişi yapmalarına yardımcı olacaklardı.
Sayfa 95
Kafka'nın dediği gibi, "Bir kitap aramızdaki donmuş denizi kıracak bir balta olmalı," ise Salinger henüz denizinin donmuş olduğunun bile farkında değildi. Zihni hâlâ "siyah kravatlarla" doluydu. Hem etrafındaki yüzeysel toplumu hakir görüyor hem de aynı zamanda, onun iyi örneklerinden biri olarak yüceltilmeyi istiyordu.
Sayfa 80
Reklam
Ölümü gösterip sıtmaya razı etmek...
Evine avdet ettiği zaman haremi nüzulün (82) tehdidatından (83) dehşet-yab (84) olduğu için titremeğe başlamış altmış senelik başını sallayarak ve naz ve işve ile bir gözünü süzerek mütebessimane (85) “Sen memnun ol ki ben kedileri seviyorum! Ya bunların yerine herifleri sevsem….” dedi. O büyük, o buruşmuş çehresinin sarkık yanakları hâl-i tebessümle (86) geriye doğru çekilerek hane-i çeşmanının (87) gölgesi içinde kalan sönük gözlerine gelen bir revnakla (88) der-miyan (89) ettiği bu muhakeme-i şuhane (90) kocasına hemen hak verdirecek kadar müncezip göründü (91). 82 nüzûl: inme, felç. 83 tehdîdât: tehditler. 84 dehşet-yâb: dehşete kapılmış. 85 mütebessimâne: gülümseyerek, gülümsercesine. 86 hâl-i tebessüm: gülümseme hali. 87 hâne-i çeşmân: göz yuvaları. 88 revnak: süs, canlılık. 89 der-miyân etmek: araya almak, araya sıkıştırmak. 90 muhâkeme-i şûhâne: şuhça, işveli değerlendirme. 91 müncezib görünmek: cazip görünmek.
"Ben bir kurgu yazarıyım!" dedi. "Hepsi kurgu. Hikâyelerimde hiçbir otobiyografik öge yok. İnsanlara yardımcı olamam. Neler olacağını bilseydim yazmaya başlayacağımı hiç sanmıyorum." (...) "Ben kendimden bahsetmeyi sevmem. Neden hayatım yalnızca bana ait olamıyor? Bunları ben istemedim ve bunu hak edecek hiçbir şey yapmadım. Yirmi beş yıldır bunlarla uğraşıyorum. Artık bıktım."
Sayfa 97
Zeytin ''Tanrıça Athena'nın armağanı''
'' Eski dünyada zeytin ağacı, siyasi istikrarın göstergesi sayılırdı. İstilacı bir ordunun yapacağı ilk iş, tarım alanlarını yıkıp yakmak olurdu. Zeytin ağacının olgunlaşması ise on beş yıla varabilen uzun bir süreç olduğundan, zeytin ağacının olduğu yerlerin, uzun yıllardır savaş görmeyen, barışçıl bölgeler olduğu anlaşılırdı. Bu nedenledir ki Helenler arasında, rakibine iyi niyet göstermek üzere zeytin dalı uzatmak, gelenek olmuştur...''
Sayfa 183 - Arkeoloji ve Sanat YayınlarıKitabı okudu
"Seni seviyorum Shane." deyip dudaklarına uzandı . "Seni seviyorum Claire." diyerek öpüşüne karşılık verdi. ~Claire & Shane~
Reklam
297 öğeden 11 ile 20 arasındakiler gösteriliyor.