Bitmekte olan gün, yeni doğan günün geride bıraktığı ağırlıktır. Hüzünler eski
günle birlikte ölür çünkü; yeni gün umutlarla doğar. Hüzünlere teslim etme
gönlünü.
Bu sokağı seviyorum; çünkü hayatımın senli zamanlarının tümünü bu sokakta yaşadım. Sana dair içimde duyumsadığım hüzünleri ya da mutlulukları, tozlarıyla ve rüzgarlarıyla paylaştığım sokak buydu Ceren ve yine zamanın bana seninle ilgili oynadığı son oyun da bu sokağın sınırlarında başlamıştı; bundan tam üç gün önce…
“Satılan bir yer varsa, gidip biraz ‘Şans’ almak isterdim” dedi. “Peki neyle alırdım?” diye sordu kendi kendine. “Yitmiş bir zıpkın, kırık bir bıçak ve işe yaramayan şu iki elle mi?..”
“Neden olmasın?..” dedi. “Denizde geçirdiğin seksen dört gün onu elde etmek için çabaladın. Az kalsın bunu da başarıyordun...”
“Bir sürü şey almalıydım” diye düşündü sonra. “Ama almadın işte. Almadığın şeylere yanmanın sırası mı şimdi! Elinde olanla ne yapabilirsin, sen ona bak!”
"Patron,Allah seni katırın gerisinden, keşişin de önünden korusun"
Mutluluk, borcunu yerine getirmek demektir; borç ne kadar güç olursa, mutluluk da o kadar büyük olur"
Kaderin hazırladığı kutlu bir tesadüfün açtığı kapıdan bir ışık gibi girmişti saadet bahçesine. Giderek artan bir hayranlıkla sevildi efendisi tarafından ve kendine gösterilen sınırsız sevgi ve güvenin böylesine azalacağı aklının ucundan geçmezdi. Hayatta akla hayale gelmedik şeyler oluyor, bir kölenin sadrazam olması, sonra da sultanlığa heveslenmesi gibi!
Son sözümüz; Osmanlı da şahıslar değil, devlet ve tebaanın bütünü önemlidir. Şehzadeleri dahi devlet yoluna kurban eden padişahlar için bir Pargalı’nın feda edilmesi hiçbir şey değil:
Gerçek gerçektir. Sen birinin canını acıtırsan, kendi canını acıtırsın. Birine yardım edersen, kendine yardım edersin. Kan ve kemik tüm insanlarda bulunur. Farklı olan yürek ve niyettir.