Yağmurun bulutlardan, yaprakların ağaçlardan, kamışların sazlıklardan, gündüzlerin gecelerden ayrıldığı bu dünyada, Elif; ayrılık imtihanlarının birer perde, Hakikatin ise Rabb’e bir yol olduğunu öğretmişti.
— İslâmda mahafaza içinde bir mücevher diye bahsettiğiniz kadından, erkeğe dört taneye kadar müsaade edilmesini nasıl savunabilirsiniz?
— Muhterem madam, bu bir emir değil, müsaadedir; ve öyle şartlara bağlıdır ki, emrettiği adaleti yerine getirebilmeye bu asırda kimsenin cesaret gösterememesi gerek... Buna karşılık sizin erkeklerinizin resmilikte tek kadın, hususîlikte de dilediğince ve elinden geldiğince metres sahibi olmak hakkını kendisinde görmesine ne buyrulur?..
Keşke ben «Allah» kelimesinden başka, ağzından tek söz çıkmayan bir dilsiz olsaydım. Meselâ şu ağaç... Ve ağaç konuşuyor:
— Allah'ım; sana büyük derken, kafamın büyüklük üstündeki bilgi ve kavrayışının, utançtan yokluğa can attığını duyuyorum. Ey büyüklüğün yaratıcısı Allahım!.. Sana «Yok!» diyenleri bir tarafa bırak; «Var!» diyenler bile beni incitiyor. Zira varlık zatiyle ve her şeyiyle senin kulun ve oyuncağın... Sen o kadar varsın ki, sana «Var!» demek, seni kuluna ve oyuncağına tasdik ettirmek gibi geliyor bana... Ah, imanın öyle bir derecesini seziyorum ki, o derecede, konuşmak yok mu, konuşmak, bile küfür... İşte ben bu yüzden dilsizim...
Canan bu çarkıfelek, bizi helak edecek.
Masum canlarımıza mutlaka kastedecek.
Çimenin bir suçu yok, biz öldükten sonra da;
Bizim toprağımızdan, yeşil çimler bitecek.
Şimdi sen muktedirsin, aman dostum dikkat et.
Tenden aziz canların, azabını hafiflet.
Zira bu güzellikler hiç kalıcı değildir;
Öleceksin nasılsa, ne diye bunca gaflet.
Oğlum ! Madem bilirsin, dünyanın hallerini,
Neden çekiyorsun sen, bu dünya zahmetini ?
Diyelim ki işlerin isteğince gitmedi;
Hiç olmasa şu anda, yitirme sen neşeni.
Kederler zaman zaman, gelip gidecek başa.
Zulümden gamdan uzak, doğruluklarla yaşa.
Madem ki bu cihanın sonu harap olmaktır.
Yok farz et sen kendini, neşeli özgür yaşa.
Olması gerekeni levha yazmıştır Hazret.
Yazılanlar olacak, dostum bunu kabul et.
Bu yüzden kederlenip çabalamak boşuna;
Bizim kalemlerimiz bunları yazmaz elbet.
Okuduğum bu kitabın sitemizde olmamasından dolayı sayfa sayısı tutmuyor. Kitap dörtlüklerden oluşuyor. Yüzde 70'i şarapla, içkiyle, meyhaneyle, saki ile ilgili. Ama gelin görün ki aynı Hayyam öte yandan pişman olmaktan, tövbe etmekten yana dörtlükler yazmış. Yüzde 10'u ( biraz istatiksel oldu incelemem :) ) ama çok fazla aşırı Allah düşmanlığı içeriyor. Daha doğrusu dinin kurallarına aykırı davranışlar ile ilgili. Gel gelelim aynı kişi bir o kadar da dinin gereklerine uyun diyor. Benim kanaatimce Hayyam ben içerim kardeşim ama dürüstlüğümü adamlığımı da Allah'a inancımı da gereğini yaparım havası var. İçip de kötü insan değilim ama bütün kötülerden ziyade iyi bir içiciyim gibi olmuş.
Okuduğum kitapta sayfa aralarında bir çok da tasvirler var. Kitap 300 küsür sayfa ise 130 sayfa falan resimlerden oluşuyor.
Ders verici nitelikte bir çok dörtlük var. Okumanızı tavsiye ederim. İyi okumalar diliyorum.