Yalnız kaldım tek başıma,
Üzdü mü sandınız beni?
Evet,
Üzdü de,
Ayağa kalkmasını bildik elbet.
Yükselmek bu olsa gerek,
Yanında insan barındıramıyorsun,
Kendimle arkadaş olmaya alışmam gerek,
Zorlu yol yeni başlıyor benim için,
Sonu gelmez bu yolun elbet.
Yıkıldı ''devr-i sabık'' eski ümûr kalmadı
Bir oturan kalkmıyor, gel sen buyur kalmadı
*
Herkes refaha erdi alarak hakkı huzur
Karaborsaya bindi bize huzur kalmadı
*
Sıkıyı görüp oldu muhalifler muvafık
Muhalifler içinde benden muzur kalmadı
YASAMAK SAKAYA GELMEZ,
BÜYÜK BİR CİDDİYETLE YASAYACAKSIN
BİR SİNCAP GİBİ MESELA,
YANI, YASAMIN DIŞINDA VE ÖTESİNDE HİÇBİR ŞEY BEKLEMEDEN
YANI, BÜTÜN İŞİN GÜCÜN YASAMAK OLACAK.
YAŞAMAYI CİDDİYE ALACAKSIN,
YANI, O DERECEDE, ÖYLESİNE Kİ,
MESELA, KOLLARIN BAĞLI ARKADAN, SIRTIN DUVARDA,
YAHUT, KOCAMAN GÖZLÜKLERİN,
BEYAZ GÖMLEĞİNLE BİR
"Dile getirmek zor, Plotius, belki de bu sadece benim yetersizliğim değil, belki de son gerçeklik için uygun sözcükler hiç yoktur... ben şiir yazdım, acele söylenmiş sözcükler kaleme aldım... onların gerçeklik olduğunu düşündüm ama onlar, sadece güzeldi... şiir, alacakaranlıktan doğar... yaptığımız ve yarattığımız ne varsa alacakaranlıktan doğar... oysa gerçekliğin bildiren sesinin ihtiyaç duyduğu körlük, o buz gibi gölgeler ülkesinin körlüğünden çok daha derindir... hakikat daha derin ve daha yücedir, evet, daha karanlıktır ve buna rağmen daha aydınlıktır."
Vassaf'ın"ın tarihçilik anlayışı daha çok Ata Melik Cüveyni'nin anlayışına dayanmaktaydı. Vassaf kendisi de Cüveyni'yi takdir ettiğini ve kendine onu rehber aldığını da ifade etmektedir. Hatta burada Cüveyni'yi ve onun eserini överken bir beyit ile "daha bin kitap yazsam ben o buluta nazaran ancak bir damlayım,"