Sen Anlayabilir misin Mısraların Dilinden şiir dinletilerimizin kahramanları olan öğrencilerimizin gerçek hayat hikayeleri ...
***
Farklı, farkında ve ezber bozansın sen, her yerde, Merve,
Hülya beraber uğraştık sizinle şimdi ulaştığımız yer zirve.
Daima Gayretin ve kişiliğinle gönüller kazandın sen Zehra
Tuğba Şiirler yazdın ilhamın oldu senin, denizler ve sahra
İyi niyetliydin çalışkandın ama işlerin hep ters gitti Serap
Ekremina kelimeler tablo oldu sende bahar ya da turap
Hep A Takımında yer aldın sen, iyi bir dostsun sen Beyza
Mervenur dostluğumuza, dualarımıza şahittir bütün feza
Az mı kahrımı çektin, hep çantamı taşıdın karşılıksız Şeyda
Şeymanur , başarıların tat verir şeker gibidir içilen her çayda
Bizi bizden olan anlar sevgi ve dostluk dolu anılarımız dillerde
Duygularımızı anlatabilmek mi, ne mümkün “Gel, bana sor bir de
anılarımız Ortak Parolamızdır.”Sen Anlayabilir misin Mısraların Dilinden”
Sen hep sevgiler götür dost iline, sevgiler getir bize dost ilinden
"Acının ve aşırı olanın ufkunda söylemsel alanlar ile hayat hikayeleri birleştiğinde ortak trajik bir kök ortaya çıkar: Bilinç ile dünya arasında yıkıcı bir yırtılım gerçekleşir ve bu, kendini, hastalık, düşünce ya da şiir olarak ifşa edebilir."
Ben Nazar kitabının yorumu ile geldim
Nisan ayının bir diğer kitabı ile sizlerleyim. 2023 basımlı 328 sayfadan oluşup, gerçek yaşam hikayeleri ne kadar canınızı yakıyorsa bu kitap iki katı yakacak diyebilirim. Gerçekler acıdır...
Bu kitap sahipsiz, köksüz, kimsesiz, ülkesiz yani bir insana
Umberto Eco'nun Gülün Adı adlı romanının sonunda yakılan kitaba üzülen kaç kişi vardır bilmiyorum ama Saraybosna'daki savaş sırasında camları kırık evinde soğuktan donarak ölen bir şair vardır. Şairden uzun zaman haber alamayan arkadaşları evine giderler. Kapı açılmayınca kırmak zorunda kalırlar, evin içinde gördükleri manzara karşısında diken diken olan tüyleri soğuktan taş kesilir. Çünkü şairin ayakkabıları bile ayağında değildir. Sonradan anlaşılmıştır ki soğuktan donmamak için yakmıştır onları ama evinin duvarları kitap dolu olan şair, bir tek kitabını bile yakmamıştır soğuktan donacağını bile bile. 1996 yılının Aralık ayında, savaş sırasında 35. Saraybosna Şiir Günleri'ne katılan Akgün Akova, anlattığı bu olayı şu cümleyle bitiriyor:
"Ne yazık ki kitapları yakanların sağ kaldığı ve kendilerini haklı gösterdiği, kitapları yakmayanların ise nesli tükenen canlılar gibi yok olduğu bir dünyada yaşıyoruz."
Yazar Hanife Mert Hanım'ın 296 sayfadan oluşan #DüşBatımı eserini #okudum.
️️️️️️️️️️️️️️️️
Yazarımız " Kısacık bir öyküdür şu hayat, uğruna derin derin acılar çekilen " diyerek belirtmiş yapıtında. Eserdeki olay örgüsü de derin acıların yaşandığı olayları sade , herkesin anlayabilecegi akıcı bir dil ile kaleme aktarmıs.
Yazar /#LayıkhanÖzder
Eser /#OÇarşamba
Sayfa /156 #okudumbitti.
Yazarımız Layıkhan Özder Hanım'ın kalemiyle #MahbusunGelini adlı eseri ile tanışmıştım.Bu eser hem hayat hikayeleri ile hemde yazarımızın bu hayatları kaleme alışı ve okuyucuya aktarnası beni çok etkilemiş ve kalemine hayran bırakmıştı.
Kıymetli yazarımızın okuyacağım
Suavi Kemal Yazgıç , şair, yazar, gazeteci, editörtür. Arşiv görevlisi, muhabirlik, yazı işleri müdürlüğü, redaksiyon editörlüğü yapan Yazgıç, günümüzde TRT de editörlüğe devam etmektedir. 200 civarında dergide yazı, şiir ve röportajlarıyla yer almıştır.
Büyük hikaye, deneme yazarlarından
Rasim Özdenören , onunla ilgili şu ifadeyi kullanmıştır: "Bu
susamıştım gönül okşayan o kelimeleri
kulağıma şakıyan sesine
sırlarla dolu eski hikâyeleri dinlerken
kendilerinden geçen çocuklar gibi
gökyüzünde senin bakışın açıldığı zaman
rengârenk gökkuşağının kristal kanadı
sinede, kalbin aydınlık mihrabında atmaya başlar
ben o duraksama ânının ateşinde alevlenmekteyim