Türk klasiklerinden bireyle karşınızdayımm.
Eser ikili yapılanma sergiliyor bize. Hem eski İstanbul 'u, hem de eskilere kafa tutan bir genç.
Eski İstanbul'u biliyorsunuzdur. En çokta mahalledeki dedikoducu teyzeleri. Hiçbir şey bilmezler, ama en çok şey de onlardan çıkar. Yapmadığın bir şeyi bile yapmış diye bakarlar insana. Ve ne hikmetse bu dedikoducu tayfa genel olarak kadınlar üzerinden oynar. İftira atmak, olayları abartarak yaymak vs. Ve bence çoğu yuvanın yıkılma sebebi de dedikodudur.
Eser içinde bir de aşk varr. Bu aşk, kadınlara düşman kesilen bir adamın, konferansına giden kadının mektup göndermesiyle başlar.
İrfan, Kadının yüzünü görmeden, kadının ruhuna, karakterine aşık olur. Feriha inatla yüzünü göstermek istemez. Amacı da şudur; yüzümün güzelliğinden dolayı mı benimle konuşmak ister, karakterimden dolayı mı?
Genel olarak olay bundan ibaret.
Biraz ağır bir dili var yazarın. Eski İstanbul tarzı yazılmış. Zorlayabilir sizleri.
Ha bir de yine gelenekler var kitap içinde. Yine kadına oynuyor. Yok kadın şöyle yapmalı, böyle yapmamalı vs. Nerede gelenek oradan topuk derim her zaman
Kitabı beğendim. Yani içindeki aşkı beğendim ben.
Genel kültür olarak okunmalı bence. Her kitap için geçerli ( Wattpad hariç)
Okuyacaklar için keyifli okumalar dilerim