Yâ Rabb, muhakkak ki ben kendime
çok zulmettim; yani çok günâh işledim. Gün
nahları ise ancak sen afv ü mağfiret eders
sin. Hakkıyle gafur ve rahîm ancak sensin.
Beni kendi indinden bir fazl u keremle afv ü
mağfiret eyle ve bana lutf u ihsanınla merh
hamet eyle. Yani benim istihkakım olmay
yarak mahza fazl u kereminle cehennemd
den halâs edip cennet ve cemâline kavuşt
tur. Şüphesiz Sen Ğafûr ve Rahîm’sin, yâni
çok affeden ve çok merhamet edensin.” (Buh
hârî, Ezân, 149; Deavât, 16)
Yalnız bir anlamda «özgürlüğe sahip »sin sen: kendi yaşamım yönetmeyi öğrenmeme, kendini bu yönde eğitmeme ve kendini eleştirmeme özgürlüğüne sahipsin.