Benim yüzüm yarım, kalbim iki tane.. Artık özgürüm, öyle yalnızım ki.. Arabamı sağa çekip dikiz aynasında makyaj yaptım. Sana ihanetlerin en büyüğünü hazırladım, en kanlısını; bir gün beklediğin gibi benden.. Bu uzaklıktan düşsem yakalayabilir misin beni? Ne kadar kalabalığım ve ne kadarsın içimde. Gözlerime bakmak istemişti herkes; nah
Sevgilim. Ne muazzam şey hala sevgilim diyebiliyorum. Bugün günlerden cumartesi. Saat hayatımı siktiğin anın üzerinde. Ve ben sanırdım ki bedenler çürütülür, bedenler kirletilir, bedenler çatır çatır sikilir. Sen benim hayatımı siktin lan. Şimdi olan bedenime olsa ne olur. Kirlensin beyaz sandığım tüm çarşaflar. Benim Umudum kirlendi. Göğsümde bir sancı ölümden beter. Can çekişiyorum yalvara yalvara. İnandım. Kırıldım. Ve sike sike sustum. Sana susuyorum ve dilerim anlamazsın.
Reklam
Güvenmek
Güvenmek ne güzel, ne saf, ne kocaman bir duygu... Ve çocukluğa ne kadar yakışıyor. Sonra "güvenmek", kabuğuyla oynaya oynaya hep kanattığım bir yaraya döndü. Yıllar geçti gitti. Zamanla yaralarımın kabuklarının kendiliğinden düşmeleri gerektiğini anladım. Ve o yaraların geride bıraktığı izlere bakmayı da bırakmam gerektiğini. Derken, o izlere de alıştım. Herkes gibi. Hepimiz gibi. Kolumdaki aşı, dizlerimdeki sinek ısırıklarının izi gibi bir şey oldu... Bazen böyle, bir an, "Korkma, ben varım," diyenlerin bir kısmına bütün kalbimle inandım. Küçük küçük ışıklar yandı kalp bahçemde. Ama sonra herkesin kendi hikâyesinde bir başına olduğunu, herkesin çok korktuğunu, "Korkma, ben varım," cümlesinin "Korkuyorum, elimi bırakma," anlamına da geldiğini fark ettim. Küçük kalp ışıklarını sessizce kapattım. Korktum ama yine de yaşadım. Korka korka yaşadım. Korka korka sevdim, inandım. Kırıldım, kırdım, 'bir daha asla' dedim ama yine sevdim. Güvenmek zor iş... Güvenmek pek güzel iş... Korkmamak için birine değil, kendine güvenmeli insan. O cılız sevinç ışıkları kalpte değil, insanın omzunda, saçlarında, tepesinde yanmalı. Bazen çok zor... Zor ama kendi öyküsünün kahramanıdır kendine güvenen insan....
SEVGİYE UYGUN DÜŞEN YER Annem sevgiden hiç bahsetmezdi. O ve kız kardeşleri eğlenmeyi seven güzel kadınlardı. Genç yaşta evlendiler, çocukları oldu. Evlilik sevgiden önemliydi. Sevgi sizleri yarı yolda bırakabilirdi. Evlilik güvenli alandı, kadınların hayallerini gömüp yapmacık bir dünya yaratabileceği, -mış gibi yapabileceği ve sonsuza kadar
Sayfa 30 - BGST YayınlarıKitabı okudu
Biraz cesaret, ama sevginin ebediyeti
“… sonra güvenmek kabuğuyla oynaya oynaya hep kaynattığım bir yaraya döndü. Yıllar geçti gitti. Zamanla yaralarımın kabuklarının kendiliğinden düşmeleri gerektiğini anladım. Ve o yaraların geride bıraktığı izlere bakmayı da bırakmam gerektiğini. Derken, o izlere de alıştım. Herkes gibi. Hepimiz gibi. Kolumdaki aşı, dizlerimdeki sinek ısırıklarının izi gibi bir şey oldu…” “ Bazen böyle bir an “Korkma, ben varım,” diyenlerin bir kısmında bütün kalbimle inandım. Küçük küçük ışıklar yandı kalp bahçemde. Ama sonra herkesin kendi hikayesinde bir başına olduğunu, herkesin çok korktuğunu, “Korkma, ben varım,” cümlesinin “Korkuyorum, elimi bırakma,” anlamına da geldiğini fark ettim. Küçük kalp ışıklarını sessizce kapattım. Korktum ama yine de yaşadım. Korka korka yaşadım. Korka korka sevdim, inandım. Kırıldım, kırdım ‘bir daha asla’ dedim ama yine sevdim. Güvenmek zor iş… Güvenmek pek güzel iş… Korkmamak için birine değil, kendine güvenmeli insan. O acılı sevinç ışıkları kalpte değil, insanın omzunda, saçlarında, tepesinde yanmalı. Bazen çok zor… Zor ama kendi öyküsünün kahramanıdır kendine güvenen insan…”
Sayfa 52 - İclal AydınKitabı okudu
Le Horla -Bir Garip Hikaye-
Ruh hekimlerinin en ünlüsü ve en seçkini Doktor Marrande, üç meslektaşına ve doğal bilimlerle uğraşan dört bilgine, hastalarından birini görmek üzere, yönettiği akıl hastanesinde bir saat geçirmelerini rica etmişti. Bir araya gelince dostlarına şöyle dedi: “Size şimdiye kadar karşılaştığım en tuhaf ve en kaygı verici vakayı
Ayrıntı Yayınları - Çevirmen: Serdar Rifat Kırkoğlu
Reklam
24 öğeden 11 ile 20 arasındakiler gösteriliyor.