_İnsan nasıl canını kurtarmak için kaçarsa bir ayıdan, ben de öyle kaçıyorum karım olduğunu iddia eden o karıdan. Ben artık kendimin değilim. Ben bir eşeğim. Bir kadının kocasıyım. Üstümde hak iddia eden kadına aitim. Siz nasıl atınız üstünde hak iddia ediyorsanız o da benim üstümde öyle. Bir hayvana sahip çıkar gibi istiyor beni. Hani beni bir
Vera ile ilgili bir anımı anlatmadan geçemeyeceğim. 1961'de Bakü'ye gitmek için Moskova'da Nâzım'ın evine geldim. Yol param olmadığı için Nâzım'dan 50 ruble para istedim. Nâzım'ın bütün parası Vera'da olduğundan, para almak üzere evin diğer odasında bizi sürekli dinleyen Vera'nın yanına gitti. Ve uzun süre
20 yaşında ağa cami şiirini yazan bir Nâzım Hikmet
54 yaşında camiye giden bir Nâzım Hikmet
60 yaşında 'camiye gitmedim' diyen bir Nâzım Hikmet
Ağa Camii
Ey bu Caminin ruhu:
Ruhumdaki sabır, kalbimdeki aşkla kurdum
kor dantellerden bu yolu, ormanın altına
yeter ki oku onu.
Senin gördüğün ağzımın kenarında duran dua,
ben ayaklarımın altındaki toprağa, döktüğüm
gözyaşına inandım. Öyle uzun ki dünya;
katlanmaya, kıvrılmaya, açılıp çarşaf olmaya.
Mümkündür yol yapmaya bir ömür, yol almaya.
Ah! yine de yolumdaki kederi kimse bilmesin,
büyüsün, genişlesin, dolansın ömrümü;
kapısı kapalı çoktandır, penceresi dargın.
Kim anlayacak bu kor işaretleri?
Kimsenin dilinden okunmasın içimde ufalan.
Ovada ve dağda saklı bir mavi için
düştümdü yola. Benim de yaban bir çığlığım vardı,
çok zaman oldu, teslim ettim onu rüzgara.
Kışa girdik kıştan çıktık
ama değişmiyor insan
karınca duası diyorlar ördüğüm yola.