Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Alışveriş
Keşfet
Kitaplar
Yazarlar
Okurlar
1000Kitap Android UygulamasıÜCRETSİZ – Google Play'den indirin
1000Kitap iOS UygulamasıÜCRETSİZ – App Store'dan alın
ŞartlarGizlilikTopluluk KurallarıHakkımızdaReklam VerinİletişimKütüphanecilerDizinlerÇerez Politikası
©2024 · 1000Kitap Web Uygulaması · 2.37.31
Hikâyesi oldukça etkileyici. Filmi de var özellikle siyah beyaz olan filmi tercih ederseniz çok daha keyifli olacağını düşünüyorum. Ben çok etkilendim kitap bir harika....
Fatih Sultan Mehmet , Molla Lütfi ve Akbaba ( ornio)
İntikam ve hırs…
İyilik ve kötülük…
Siyah ve beyaz…
Konstantinopolis’in İstanbul’a dönüştüğü yıllar.
Hırıstiyan hasımlarının “Büyük Kartal” diye andıkları Fatih’in devletini ilimle ve sanatla yükselttiği, ulemanın tamamen özgür düşünceği savunduğu, devletin yükseldikçe yükseldiği dönem…
Osmanlı arasına sızmış bir kafirin intikam ateşinde kavrulmuş kötülük dahisi bir zihinin yaptıkları ve itirafı.
Sinan Akyüz en beğendiğim yazarlardan bir tanesi. Şahika ile feraye yi okurken dini yanlış yorumlayan insanların kadınların erkeklerin kolesi olmasını destekleyen fikirler ve bu fikirlere korkudan karşı çıkamayan kadınlar... çannakkale savaşını o dönemin zorluklarını aynı zamanda iki kız kardeşin birbirinin kaderlerine bağlı olduğu bu kitabı severek okudum çok sevdiğim bir cümleyi söylemek istiyorum "kadınlar siyah bir kefenle dünyaya gelir beyaz bir kefenle dünyadan gider doğum ile ölüm arasında gri bir tonda yaşarlar." bu belirli renklerin dışına çıkacakları ve rahat keyifli bir yaşam için desteklendikleri insanlarla dolu bir dünya dileğiyle...
‘Dünyadaki hayat iyidir ama, beni de unutma!’ Zorba
Aşk, nefret, tutku, tanrı, kadınlar, erkekler, felsefe ve hedonizm(hazcılık)… Hayatta ilginç olan her şeyi aynı anda bulmak istiyorsanız; tebrikler doğru kitabı seçtiniz.
Kitap çoğu zaman uzun ama asıl önemli olan tamamen farklı iki karakter arasındaki kapsamlı diyaloglar. Birincisi, hayatını kitaplarda yaşayan ve Buda'nın öğretilerine
Kitaplarla Dünya Turu - Nijerya
Nijerya topraklarına yaptığım seyahatin ilk adımını tamamlamış olmaktan mutluyum.
Parçalanma, Afrika Üçlemesi’nin ilk kitabı. Beyaz adamın, siyah adamın topraklarına ayak basmasının öncesinde başlıyor roman. Afrika’nın sömürgeleşmesinden önceki yaşamından kesitler okudum; tanrıları, düğünleri, cenazeleri, ebeveynlikleri, topluluklarını düzenleyen kuralları vesaire. Beyaz adamın gelişinden sonrasını içim sızlayarak okudum. Yine de lazım ‘beyaz adam’ın kendi geçmişine bakmadan tabiri caizse yargı dağıttığını bilebilmek için bu tür metinleri okumak lazım.
Oldukça akıcı ve duru bir kitaptı, okuyacaklara şimdiden iyi okumalar dilerim.
“Zweig insanın bedenine değil ruhuna yapılan işkenceleri anlatır.” Demişti Harun Çelik, o kadar doğru bir söz ki , En sevdiğim yazarlardan Zweig’ın Satranç kitabını okurken baş karakterlerden Dr. B neler yaşadıysa o kadar derinden hissettiğimi söylemeliyim. Kitap ‘da soğuk savaş mükemmel bir biçimde işleniyor , Dr. B’nin kendi içinde yaşadığı o durum , kendi zihnini “siyah ve beyaz” diye ikiye bölüp yaşadığı heyecanı ve ortamı en az Dr. B kadar bende hissettim. Kesinlikle okunması gereken bir başyapıt. Zweig’ın bu kitabı yazdıktan sonra eşi ile beraber intihar etmesi ise beni okumaya teşvik eden yönlerden birisiydi.
Dinlendikçe, fikirler demlendikçe incelemeye devam edeceğim...
"Asıl adı el-Mustasfà fì İlmi'l-Usûl olan eser İmam Gazâlî'nin Nişâbur'da iken hayatının sonlarına doğru kaleme aldığı sanılan kitap, gerek muhtevası gerekse etkileri bakımından onun en önemli eserlerinden biridir. Burada mantıkla fıkıh usulünü ustaca mezcetmiş olan İmam Gazâlî, aynı zamanda yeni mantık anlayışının da doğmasına
Heyecanlı Bir Polisiye Roman
Kitabın son sayfasındaki yazar hakkında kısmındaki açıklamalarda bu kitabın, yazarın ilk polisiye kitabı olduğu bilgisi vardı. Bir polisiye roman okuru olarak biraz da olsa önyargılı bir şekilde kitabı okumaya başladım. İlerleyen sayfalarda iki ayrı olayın aynı anda işlendiğini gördük. Tabi insanın içinde bu olayların nasıl birleşeceği konusunda biraz ilgi uyanmaya başlıyor. Olay kurgusu o kadar güzel anlatılmış ki bire bir anı yaşıyor gibi oluyor insan. Karmaşık bir anlatım tarzı da bulunmuyor. Tabi ki bunda yazarın yanı sıra çevirmenin de büyük bir etkisi vardır. Dolayısıyla insan kendini olayların akışına bırakıyor ve kitabı elinden bırakası gelmiyor. Sonuç olarak bu kitabı okumaya niyetli olan yada okumak için polisiye roman araştıran kişiler için önerebilirim. Ayrıca belirtmeden geçemeyeceğim. Kitabın içerisindeki şu cümleler özlü söz niteliğinde: “Bu dünyada her şey siyah beyaz değildir. Bazen iyi insanlarda hata yapar. Bazen masum insanlar yapmadıkları şeyler yüzünden içeri tıkılırlar. Bazen de gerçekten kötü olanlar yaptıkları şeylerin bedelini asla ödemek zorunda kalmazlar.”
Lisa Gray’i de artık iyi bir polisiye roman yazarı listemize alabiliriz.
