Eğitim sistemi ve cahil yığınlar...
Türkiye 1980'den beri siyasal İslamcılığın belirlediği resmi eğitim sistemi içerisinde milliyetçi ve dinci bir öğrenimden geçiyor.Tarih derslerinde tüm dünyadan üstün oldukları,tarihteki tüm olaylarda her zaman için kendi milliyetlerinin ya da devletlerinin haklı olduğu paradigmasiyla örülmüş bir eğitim sisteminin kurbanları olarak belirlenen öğrencilere,yabancı ve "ecnebi" düşmanlığı resmi eğitimle aşılanıyor. Zorunlu din dersleri ise İslam dışındaki tüm inançlara ve bu inançlara mensup insanlara karşı,öğrencilerin bilinçaltına bir düşmanlık ekiyor. Türkiye' de modern ve bilimsel bir eğitim sisteminde olması gereken derslerin ve içeriklerin çoğu yok.Oysa bizim gibi toplumlar için; "evrim","felsefe","etik","mantık", "analitik düşünebilme", ve "empati" gibi başlıklardan oluşan bir eğitim zaruri bir ihtiyaç.Bu derslerden yoksun cahil bir toplum,ne yazık ki böylesi bir toplumsal çürümeyle hemhal olmak zorunda kalıyor. Böylelikle,hem toplumda hem de devlette egemen olan dini ve politik anlayış,sağcı ve gerici bir insan tipinin beslenmesine ve gittikçe çoğalmasına yol açıyor.Nobran ve saldırgan bir tip bu koşullar altında daha da gürbüzleşiyor...
Politik Yorumlar
_Türk olarak arabistan'a gidiyorsun. İnsanlar seni Türkçe selamlıyor; camilerden her gün Türkçe dualar yükseliyor; senin toprağını kutsal kabul edip senin gibi giyinmeye, düşünmeye ve konuşmaya çalışıyorlar. Yerde Türkçe bir yazı, örneğin Türk malı bir çikolatanın ambalajını görünce öpüp yerden alıyorlar. Okullarında senin tarihin,
Reklam
Afganistan, ABD'ye ve Taliban'a direnecek bir ordu kuramadı, laik bir ulus olamadı. Mustafa Kemal, Türkiye Cumhuriyeti'ni birçok ilerici Devrimlerle, kısmi de olsa laik bir devlet olarak kurdu. Türkiye'yi dört bir yandan kuşatan emperyalizm ve Türkiye'nin Talibanları da Devrimci Gelenekli Ordu gençliğimizi ve laikliği hedef alarak, Büyük Ortadoğu Projesi'ne gönüllü eşbaşkanlık yaparak ülkemizi Yeni Sevr bataklığına getirdi. Türkiye'de Siyasal İslamcıların, Ortaçağcı yapıların ordu, laiklik ve ulus bilincine düşman olması; TSK'ya kurulan kumpaslar, laikliğin aşındırılması, cemaatlerin gizli açık devlete yerleştirilmesi, ulus bilincini yok etme çabaları, hepsi Türkiye'yi içimizdeki Talibanlara teslim etme, ülkemizi ortaçağ karanlıklarına hapsetme çabasıdır. Afganistan'ı ele geçiren emperyalizm ve radikal dinci hareketler benzer düşüncelerle Türkiye'yi de ele geçirip kontrol etmek istediler, istiyorlar. Buna karşı Cumhuriyet'in kurucu iradesinin tam bağımsızlık şiarıyla hem emperyalistlere hemde Başta AKP olmak üzere ülkemizdeki tüm yerli işbirlikçilerine karşı cepheden direnmesi, mücadele yürütmesi gerekiyor. Bu mücadeleyi yürütmek ekmek ve su kadar hayati bir önem taşıyor...
15 TEMMUZ
15 Temmuz gününü; Ülkücü ve Siyasal İslamcı zihniyetin kült cemaatlerinden biri olan FETÖ türü yapılanmaların, terörize edici karanlık tarafını halkın önüne alenen sunduğu için kutluyorum. Komünizmle Mücadele Dernekleri'nin kurucu yapısından beslenip büyümüş daha nice kült cemaatler ortalıkta cirit atıyor. Fetö gibi zihniyetler dünyanın urudur. Her türden dinci ve ırkçı yapıda bu tür terörize edici kült cemaat yapıları mevcuttur.
Afganistan'ın ünlü komedyen Mesleği insanları güldürmek olan bir insan, dinci ( kinci.!) bir örgüt tarafından niçin katledilir? Katil Taliban ile düşüncemiz aynıdır diyenler ne diyecek, Nazarın çocukları aç susuz katiller arasında nasıl yaşayacak. #NazarMohammad #şeriatahayır
Güneş Ülkesi - 2 (Orhan Hançerlioğlu)
Campanella'nın Güneş Ülkesi (Civitas Solis), Topraban adasındadır (Seylan). Ülke, yedi bölgeye ayrılmıştır ve her bölge bir yıldızın adını taşımaktadır. Tepedeki tapınağın içinde yedi şamdan yanıyor. Pythagoras'tan kalma sayı mistikliğinin Campanella'da da sürüp gittiği görülmektedir. Koyu dinci olan bu devletin başında büyük metafizikçi ya da sol adını taşıyan bir papaz vardır. Campanella, böylelikle, Mesih Monarşisi (Monarchia Messiae) adlı yapıtında savunduğu, bütün prenslerin papanın yönetimi altına girmeleri düşüncesini de gerçekleştirmektedir. Büyük metafizikçi işbaşına seçimle gelir, koltuğunu bilgeliğin gücüyle kazanmıştır. Daha açık bir deyişle, büyük metafizikçi, güneş ülkesinin en bilge kişisi olduğu için seçilir. Ömrünün sonuna kadar bu koltukta oturabilir. Ancak, kendisinden daha bilge bir kişi yetişirse büyük metafizikçiliği ona bırakmak zorundadır. Büyük metafizikçi ya da sol, memurlarını kendi seçer. Kesin ve karşı konulmaz yetkileri vardır. Kendisinden daha bilge bir kişi yetişmediği sürece bir çeşit diktatördür. Dinsel ve siyasal yönetim, tümüyle ona bırakılmıştır. Kendi seçtiği üç büyük bakan vardır. Pon (pouvoir, güç) adını taşıyan güç bakanıdır, askerlik ve savaş gibi güce dayanan bütün işleri o yönetir. Sin (sagesse, bilgelik) adını taşıyan bilgelik bakanıdır, dinsel ve eğitimsel bütün işleri o yönetir. Mor (amour, aşk) adını taşıyan aşk bakanıdır, sağlık işleriyle cinsel işleri o düzenler.,
Reklam
28 öğeden 11 ile 20 arasındakiler gösteriliyor.