Batı bireyciliği, farklılığa saygı duyar gibi gözükse de, özünde rekabetçi bir tutumu beslemektedir ve bu anlayış içinde davranış, değer ve hayat izleri bakımından farklı olana pek az hoşgörü gösterilir. Modern Batı toplumlarının bu yoğun bireyciliğinin pek çok şizofren hastanın iyileşmesine olumsuz etkide bulunduğu düşünülmektedir. Kendine güvenme, rekabet ve bireysel başarıyı benlik saygısının ana kaynakları olarak gören bu anlayış, rekabette geri düşenlerin ya da başka bir deyişle 'tutunamayanlar'ın ümitsizliğini artırmaktadır. Rekabete giremeyen şizofren bireyler için toplumsal statü ve benlik saygısının yaygın kaynaklarından uzaklaşmaktan başka bir yol kalmamakta, bu da onları toplumun kenarına itmektedir. Kimliğin grup üyeliğinden devşirildiği toplumlarda ise destekleyici bağlar süreğen bir hastalıkla daha az bozulmakta ve daha az uyum sağlayan bireyler bile kendi kimlik, aidiyet ve önem duygularını koruyabilmektedirler.
Sanırım, ya yeryüzündeki en büyük lütüf, insan beyninin her şey arasında bağlantı kuramamasıdır. Kapkara sonsuzluk denizinin ortasında, dingin bir cehalet adasında yaşıyoruz ve uzaklara seyahat etmek bize göre değil.
Şizofren çaresizdir, basitçe ümitsizdir. Bir insan olarak, Tanrı Baba veya Tanrının Annesi veya başka bir insan tarafından sevildiğini söyleyen hiçbir şizofrene rastlamamışımdır.