Kıyısındayım yalnızlığın
Ölüm gibi bir şey
Ama ölüme çok var daha
Sessizliğim kendi sesimden değil
Gözlerim ufukta savrulan saçlarını
Kulaklarım saçlarına değen rüzgarı
Arıyor
Bir sus geliyor içime
Mayıs 1968’de Paris adeta yangın yeriyken, genç bir kadının bir yoga pozisyonunda, çıplak ve parçalanmış cesedi bulunur. Polis Jean-Louis Mersch, cinayeti soruşturmaya başlar. Maktulün arkadaşları Hervé ile Nicole de ona yardımcı olurlar. Bir başka kadın arkadaşları daha cinayete kurban gittiğinde, ölümün kendi çevrelerinde kol gezdiğini düşünmeye başlarlar.
Mersch, Hervé ve Nicole bu cinayetlerin Hindistan’la bağlantılı olduğunu anladıklarında Kalküta’dan Varanasi’ye uzanan bir maceraya atılır ve korkunç gerçeği Ganj Nehri’nin kıyılarında keşfederler. Ama karma sonlanmamış, kötülüğün son halkasıyla yüzleşmek için gidilecek son bir durak kalmıştır...
Okuduğum 14. @jcgrangeofficiel kitabıydı. 583 sayfalık kitabın bazı bölümlerinde gereksiz ayrıntılar (sokak isimleri gibi) olsa da ben beğenerek okudum. Grange ile ilk tanışacaklar için bu kitabın doğru tercih olduğunu düşünmüyorum. Gerilim ve maceranın biraz daha sönük kaldığı, 68 Paris olayları, Hinduizm ve Hint kültürünün daha yoğun işlendiği bir kitap.
Kızıl KarmaJean-Christophe Grangé · Doğan Kitap · 2024283 okunma
İyi bilirdim bu yerleri. Serseriler, küçük sokak kızları, ille saçları boyalı, kaşları yoluk genç orospular gelip giderdi; çılgın, hıçkırıklı kahkahalar savrulur, içki şişeleri dizildikçe kavgalar patlak verirdi. Türkiye'nin bohemi buydu işte.
yenikapı
denize çıkan bir sokak
gökyüzü şarkılar gibi temiz
ayaklarımızın dibinde
bize pırıltı mavi bir göz gibi bakarak
iyi şeyler dileyen
cana yakın bir deniz
Bugün yollanıyorken bir gurbete yeniden
Belki bir kişi bile gelmeyecektir bize.
Bir kemiğin ardından saatlerce yol giden
İtler bile gülecek kimsesizliğimize.
Gidiyorum : Gönlümde acısı yanıkların...
Ordularla yenilmez bir gayız var kanımda.
Dün benimle birlikte gülen tanıdıkların
Yalnız bir hâtırası kaldı artık yanımda.
Yufka yüreklilerle çetin