Ben tanrının, devletin başına musallat ettiği bir at sineğiyim, her gün her yerde sizi dürtüyor, kandırıyor, azarlıyorum; peşinizi bırakmıyorum. Benim gibi bir kimseyi kolay kolay bulamayacaksınız..
Kendimi savunmak için bir bakıma gölgelerle savaşmak ve yanıtlayacak kimse yokken sorgulamak zorundayım.
Reklam
''Bunu fark eden ve buna uygun bir tarzda yaşayan ilk kişi, Sokrates'ti. Atina'nın Pazar Meydanı'nda dolaşıp insanlarla konuşuyor, ama onlara bir şey öğretmeye kalkışmıyordu hiç. Tam tersine, karşılaştığı kişilerle konuşup kendisi onlardan bir şey öğrenmeye çalışıyor; tarlalardan ve ağaçlardan hiçbir şey öğrenemeyeceğini düşünüyordu. Ama büyük bir düş kırıklığına uğradı: Çok şey bilmekle övünen insanların aslında hiçbir şey bilmediklerini fark etmişti. Şarap ve zeytinyağının fiyatlarını günü gününe biliyorlardı belki, ama yaşam hakkında anlamlı bir şey söyleyemiyorlardı. Sokrates ise bildiği tek bir şey olduğunu yinelemekten hoşlanıyordu: o da hiçbir şey bilmediğiydi.''
Sayfa 187Kitabı okudu
''Sokrates'le diğer herkes arasındaki fark, ötekilerin ondan daha fazla bir şey bilmedikleri halde, o azıcık bilgileriyle gayet memnun yaşayabilmeleriydi. Ve bildiği kadarından memnun olan insanlar, asla filozof olamazlar.''
Sayfa 188Kitabı okudu
Babamı alkışlarla toprağa verdik. Üzerine toprak atarken O'nunla gurur duyuyordum. Çünkü benim babam, Giordano Bruno'ların, Hallacı Mansur'ların, Sokrates'lerin, Galile'lerin, Voltaire'lerin yanına gidiyordu. O, insan ve aydın olma sorumluluğunu yerine getirmişti...
"Elbette arar insan kendini!" demişti. "İnsan ömrü zaten kendini aramakla geçmiyor mu? Atina Akropolü'nün alnına boşuna mı yazmışlar Sokrates'in 'Kendini ara' özdeyişini? Fransız hocalarınız size 'Connais-toi, toi-meme' sözünü öğretmediler mi? 'Kendini tanımak' kendini 'bulmakla' mümkündür. Bulmak için de durup dinlenmeden aramalıyız!...
Reklam
1.000 öğeden 31 ile 40 arasındakiler gösteriliyor.