Platon bu sıraya göre okunur..
Platon'un kullandığı terimler ve düşüncelerini ifade ediş tarzı, linguistik testlerle sıkı bir analize tabi tutulmuştur. Farklı ölçütlerin ve çok ayrıntılı stilometrik ve linguistik tekniklerin kullanıldığı bu incelemeler sonucunda, Platon'un diyalogları, hemen bütün Platon yorumcuları arasında tam bir fikir birliğiyle, gençlik, olgunluk ve yaşlılık olmak üzere üç döneme ayrılır. Bu sınıflamaya göre; (i) gençlik diyalogları Sokrates'in Savunması, Kriton, Euthyphron, Lakhes, İon, Protagoras, Kharmides, Gorgias, Küçük Hippias, Büyük Hippias ve Lysis'ten meydana gelir. (ii) Olgunluk eserleri Devlet, Şölen, Phaedros, Euthydemos, Meneksenos, Kratylos adlı diyaloglardan oluşur. İki önemli diyalog, yani Menon ve Phaidon gençlik dönemi diyaloglarıyla söz konusu olgunluk diyalogları arasında bir köprü oluşturmaktadır. (iii) Yaşlılık dönemi diyalogları arasında ise Parmenides, Theaetetos, Sofist, Devlet Adamı, Timaios, Kritias, Philebos, Yasalar ve Mektuplar yer almaktadır.
Sayfa 16 - Kendime notKitabı okudu
"Şimdi senden daha açık olarak şunu anlamak istiyorum; erdem bir bütündür de doğruluk, ölçü, dinilik bu bütünün bölümleri midir, yoksa bu saydığım erdemler bir tek bütüne verilen başka başka adlar mıdır, işte asıl anlamak istediğim bu, Sokrates." Protagoras, "sorduğun şeyin cevabı kolay dedi, erdem birdir, çeşitli erdemler de bölümleridir" cevabında bulundu. "Yüzün bölümleri olan ağız, burun, göz, kulak gibi mi, yoksa birbirinden büyüklük ve küçüklük bakımından ayrılan bir altın külçesinin bölümleri gibi mi?" dedim. "Bana birincisi gibi geliyor Sokrates, yüzün bütününe göre, bölümleri gibi dedi." "İnsanlar erdemin şu veya bu bölümüne mi sahip olurlar yoksa birine sahip olan hepsine birden mi sahip olmuş olur?" diye devam ettim. - "Hayır, hepsine birden değil, çünkü birçok kimseler cesur olurlar ama eğridirler, veya doğru olur­lar ama bilge değildirler" dedi. - "Bilgelik de cesaret de erdemin parçalarından ·sayılır değil mi?" dedi. - "Elbette, dedi. Hele bilgelik bu erdemlerin hepsinin başında gelir''.
Reklam
"Düşün bir kere, bir devletin yaşayabilmesi için bütün yurttaşların paylaşması gereken bir şey var mıdır, yok mudur! Karşılaştığın güçlükten ancak bu noktayı ele almakla sıyrılabilirsin. Böyle bir şey gerçekten varsa ve bu biricik şey dülgerin, demircinin, çömlekçinin sanatı değil de, doğruluk, ölçü , dinlilik, kısaca erdem denen şeyse; bu herkesin pay alması, öğrendiği ve yaptığı ne olursa olsun, uyması gereken bir şeyse; bu, herkese öğretilmesi, bilmeyenlerin de, çocuk olsun, erkek olsun, kadın olsun hareketlerini düzeltinceye kadar cezalandırılmalarını, ceza ve öğütler faydavvermedi mi bu gibilerin adam olmaz sayılarak devletten kovulmalarını veya ölüm cezasına çarptırılmalarını gerektiren bir şeyse; bütün bunlar doğru ise; erdemli insanlar evlatlarına her şeyi öğretiyorlar da yalnız bunu esirgiyorlar öyle mi! Gel de erdemli insanların bu hareketlerine şaşma. Biraz önce onların, erdemin devlette veya kişilerde bir öğretim konusu olabileceğine inandıklarını söylemiştik. Erdemin böyle öğrenilir ve öğretilir bir şey olduğunu bildikleri halde, evlatlarına bilinmemesi ölüm cezasına sebep olmayan şeyleri öğretirler de, bilinmemesi evlatlarının ölümüne, sürülmesine, mallarının ellerinden alınmasına, kısacası soylarının kökünden kazınmasına sebep olacak erdemi öğretemezler öyle mi? Bunu akıl kabul eder mi Sokrates!"
Sayfa 23 - ProtagorasKitabı okudu
Kapalı toplum, kabile her şey - birey hiçbir şey inancıyla birlikte çökmüştür. Bireyin girişkenlik ve benliğini ortaya koyması bir olgu haline gelmiştir. İnsan bireyi ile, artık, bir kabile kahramanı, bir kurtarıcı diye değil, bir birey olarak ilgilenme doğmuştur. Fakat, insanı asıl ilgi merkezi yapan bir felsefe, ancak Protagoras'la başlamıştır. Yaşamımızda başka bireysel insanlardan daha önemli bir şey bulunmadığı inancı ile insanların birbirine ve kendilerine saygı göstermeye çağrılması da, öyle anlaşılıyor ki, Sokrates'ten gelmiştir.
Sayfa 196Kitabı okudu
İnsanlık tarihinde bir dönüm noktasını belirleyen bu kuşağa, ben Büyük Kuşak demek istiyorum; bu, Peloponnesos Savaşı'ndan hemen önce ve savaş sırasında Atina'da yaşayan kuşaktır. Aralarında Sophokles ya da Thukydides gibi büyük tutucular (muhafazakarlar) vardı. Aralarında, geçiş dönemini temsil eden, Euripides gibi sallananlar (müteredditler) ya da Aristophanes gibi kuşkucular (skeptikler) vardı. Fakat, yasa önünde eşitlik ve siyasal bireycilik ilkelerini formülleştiren, demokrasinin büyuk önderi Perikles ve bu ilkeleri kutlayan bir eserin yazarı olarak Perikles'in şehrini sevinçle karşılayıp yücelten Herodotos da vardı. Atina'da etkili olan, aslında Abdera'nın yerlisi Protagoras ve onun hemşerisi Demokritos da Büyük Kuşağın içinde sayılmalıdır. Bunlar, dil, görenek ve yasa gibi insan kurumlarının büyülü tabular niteliğini taşımadıkları, tam tersine insan tarafından yapıldıklan, doğal değil uylaşımsal oldukları öğretisini formülleştirmişler ve aynı zamanda, onlardan bizim sorumlu olduğumuzu da ısrarla belirtmişlerdir. Sonra kölelik aleyhtarlığının, akılcı bir korumacılığın ve milliyetçiliğin düşmanlığının temel düşünce dayanaklarını, yani evrensel insanlık imparatorluğu öğretisini geliştiren Gorgias -Alkidamas, Lykophron ve Antisthenes-okulu, vardı. Ve belki de hepsinden büyüğü, insan aklına inanmamız, ama aynı zamanda dogmatizmden kaçınmamız gerektiğini; mitologyadan da, yani teoriye ve akla güvenmezlikten de, bilgeliği putlaştıranların büyücü tutumundan da uzak durmamız gerektiğini başka bir anlatımla, bilim ruhunun eleştirme olduğunu öğreten Sokrates vardı.
Sayfa 192Kitabı okudu
96 syf.
8/10 puan verdi
·
Beğendi
·
5 günde okudu
Sofist olan Protagoras'dan erdem eğitimi almak isteyen Hippokrates Sokrates ile birlikte Protagoras'ın yanına varır ve diyalog başlar. Erdem öğretilemez diyen Sokrates sonra öğretilebileceği sonucuna varır.
Protagoras
ProtagorasPlaton (Eflatun) · Say Yayınları · 2014621 okunma
Reklam
110 öğeden 81 ile 90 arasındakiler gösteriliyor.