Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
220 syf.
8/10 puan verdi
·
Beğendi
Son zamanlarda okuduğum en gerçekçi ve en eğlenceli kitap olduğunu söyleyebilirim. Toplumun geldiği son nokta 200 sayfada en sade ve komik şekilde özetlenmiş. Evet kızlar için yazılmış, ama ben erkeklere de tavsiye ediyorum :)) Otobüs, metrobüs, vapur, metro demeden her nevi araç ve ortamda, en seri şekilde bitirebileceğiniz bir kitap.
Kocan Kadar Konuş
Kocan Kadar KonuşŞebnem Burcuoğlu · DEX Kitap · 20143,882 okunma
504 syf.
8/10 puan verdi
·
Beğendi
öncelikle son zamanlarda en iyi -türk yazarlar arasında hiç olmadığı kadar hem de- kurgulardan birine sahip. osmanlı saray tabiplerinden ve hiç yaşlanmama hastalığından muzdarip atahunalp urumgalatlı bir sahilde hafızasını yitirmiş bir şekilde kendine gelir. sahile bitişik yamaçlarda kurulu bir çiftliğe ulaşan atahunalp, burada kendisi gibi hafıza zayıflığı olan torunları, torunlarının torunları ile birlikte 140 küsur yıllık hafızasının peşinde olan bir örgütten sakladıklarını öğrenir. hem kaybolan hafızasını, hem de peşindekilerin kim olduğunu öğrenmek isterken kendini bir garip maceranın içide bulunur. dahası hafızasında bir şeyler canlandıkça kafası daha da çok karışacaktır. kitapta, özellikle başlarda yaşına göre konuşmayan mehveş hanım'ın diyaloglarını biraz yadırgamakla beraber, yazarın tükçe dilbigisi kurallarına tamamen uygun ancak tvde, radyoda ya da benzer kitaplarda kullanılan genel geçer türkçe'den farklı kullanımları dikkat çekiyor. bazı sitelerde "yazarın kötü türkçe kullanımı" diye bahsedilse de ben alışılmadık diye yorumluyorum. "önemsiz" yerine "mühimsiz", "tanıdık" yerine "aşina", "bir çuval incirin pestil olması" bu kullanımlardan birkaçı iken kelime dağarcığıma kattığı "iştiyak" kitabın başka bir artısı. umutcalisan.com/2014/09/atahuna...
Atahunalp Urumgalatlı'nın Amel Defteri
Atahunalp Urumgalatlı'nın Amel DefteriMehmet Mollaosmanoğlu · Profil Yayıncılık · 201358 okunma
Reklam
Erdal .. Mamak Askeri Cezaevi'nde idam hükümlüsü bir gencin, Erdal Eren'in son fotoğraflarını çekmiştim yıllar önce. Yarım saat kadar yanında kalıp, koşullar elverdiğince konuşup, yaklaşık 2 'makara' fotoğraflayıp ayrılmıştım oradan. Deklanşöre son defa basıp, parmaklıklar arasından 'sessiz sitemsiz' bakışını dondurduğum o günün gece yarısında
Sitede son zamanlarda fark ettiğim ; iletiden yazarların sözlerini paylaşmak ve bazılarının bu sözlerin altına kime ait olduklarını belirtmemeleri. Nedenini tam olarak bilmesem de bu konuda fikrimi ifade edesim geldi.(Genelde etliye sütlüye karışmayan biriyimdir. :D) 1- İletiden alıntı paylaşmak bence farkında olmadan bu siteye yapılan en büyük
Akşam iş dönüşü eve girer girmez bilgisayarımı açmaksa ilk işim, yüzlerini hiç görmediğim ama ne yazdı, ne okudu, ne paylaştı diye birilerini merak ediyorsam ve son zamanlarda yanımdan her geçeni belki de 1000kitaptandır, belki de 1000kitapta iletilerini hep beğendiğim biridir diye düşünceler sarıyorsa beni doğru yerdeyim demektir. Hiçbir şeye tutkuyla böyle bağlanmamıştım. Ne yapsam, neyle ilgilensem sorusu hep bir muammaydı sizi bulana dek. Ahh 1000kitap sen yok musun! :) Evet varsın, iyiki varsın, herkes iyiki var. Seviyorum ki ben burada olmayı, sizinle olmayı.
ÜNLÜ MÜ ÜNLÜ 16 Yazarın “HADİ CANIM!” DİYECEĞİNİZ ÖZELLİKLERİ Ben yazılanların yalancısıyım:)) 1)Doğa tasvirli şiirlerin şairi olarak bilinen Schiller’in tüm bu eserlerini ,üzerinde sinekler uçuşan çürük bir elmayı koklayarak yazması gerçekten ilginç. Ama daha da ilginci var. Ünlü şair yazmak için elmanın kâfi gelmediği zamanlarda banyoya
Reklam
İZİN GÜNÜNDE UYUMA Bugün başkalarının içinde dolaşmıyorum. İzin günüm ama benim içime örümcek girmiş. Ağzım açık uyumaktan şikâyet etme sebebim sadece güzel bir melek gibi görünmediğimden değil. Örümcekler giriyor açık ağzımdan, bütün gün dolaşıp hayallerimi bile karıncalandırıyorlar. İnsanlar kaç tanrıya inanır? Tanrının insana oranı nedir? Ve
Çok Sevgili Aliye, Sana neler yazayım ki sen neşe içinde yüzesin.Ben neşe senden öğreneceğim.Hayat ve felaketler beni o kadar gülmekten ve neşeden uzaklaştırdı ki kendimi,senin getirdiğin bu saadet dünyası içinde bile şaşkınlıktan kurtaramıyorum.O kadar talihini karina uğramışım ki hayatta bana da mesut olmak nasip olabileceğine inanamayacağım geliyor.Evde iki resmini de karşıma alarak saatlerce bakıyorum ve saadet beni adeta sarhoş ediyor.Sevinçten ağlamak istiyorum.Ben Son zamanlarda her şeyden ümidimi kesmiş,kendimi gülen,oynayan hayattan ayırarak bir kaç türlü kitabın arasına atmış bulunuyordum.Sen bu karanlık ömrümün içine bir sevinç ışığı gibi,kurumaya yüz tutan ekinlere can veren bir nisan yağmuru gibi birdenbire geldin.Ben bu kadar bol hayat ve saadet yağmuru altında kendimi unutmuş gibiyim.Simdi ömrümün tek gayesi var:bir gün evvel sana kavuşmak,seni kollarımın arasına almak,güzel, temiz yüzüne saatlerce,senelerce hiç doymadan bakmak.Ancak o zaman tam neşeli,senin istediğin gibi neşeli olabileceğim.Senden ayrı,senden uzak bulunurken benden nasıl neşeli şeyler istiyorsun?
"Son zamanlarda sık sık böyle oluyor. Bir şey söylemek istiyorum ama ağzımdan tamamen farklı sözler çıkıyor... Ya da söylemek istediklerimin tam aksini söylüyorum.Sözlerimi düzene sokmak istediğimdeyse, daha çok dolaşıyorum, fikrim daha fazla yayınıyor, ne söylemek istediğim kendimin de aklından çıkıyor... Sanki ikiye bölünmüş gibiyim, ya kendimden kaçıyorum ya da kendi etrafımda dönüyorum... Merkezde sanki kalın bir direk var ve ben o direyin etrafında döne döne kendimle kovalamaca oynuyorum..."
1.000 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.