Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Uykun gelmiyor diye gözlerini suçlama, belki de beklediğin uyku değildir...
Çünkü acı, gidenin değil kalanın hikâyesidir. Ve hikâyeler kalanlara aittir...
Reklam
Olabilir ayrılık olabilir Mahrumiyet olabilir Mücadelenin keyfini sürmeye bak Bu dünya da Hiçbir şey sonsuz değil Gökhan ER I 16 Nisan 2024 I
Herkes bir hoşçakal kadar yalnız, Herkes bir veda kadar kimsesiz..
Giderken kızdığımız her şey nasıl da anlamını yitiriyor. Geriye sadece hüznü kalıyor mazinin. Avuçlarımızda tuttuğumuz acının tozuyla el sallıyoruz birbirimize. Havaya karışan seslerimiz, sevinçlerimiz, kederlerimizle yıkanıyor yolculuğumuz. Sesi hiç dinmiyor kulaklarımızda büyüyüp kalbimizde çağlayan o anne dualarının. Herkes bir hoşçakal kadar yalnız, Herkes bir veda kadar kimsesiz duruyor kapısında zamanın. Avuçlarımızı salladıkça dökülen acının önünde diz çöküyor ayrılık. Görüntüleri yavaş yavaş siliniyor arkada kalanların. Bütün yolculuklar birbirine benziyor, Birbirine değiyor yaralarımız. Toprağın ilmiyle kendine sarılan çiçekler gibiyiz. Rengini kederden alan, boynunu kedere büken. Dursakta dinmiyor, bileti sonsuz kere kesilmiş yolculuklarımız.
Şilan Avcı
Şilan Avcı
Gelmeyeceksin biliyorum, ben sonsuz bir özlem içerisinde sana hasret kalacağım. Hüznüm bağrımı yakacak, ben ona da alışacağım. Yalnızlık korkusu sarmış her yanımı, böyle de yaşayacağım... Gelmeyeceksin biliyorum, Hayalin de alıştıra alıştıra uzaklaşacak benden. Mutluluk, bir güvercinin kanatlanıp yok oluşu gibi terk edecek beni, İstesem de artık kulaklarım duymayacak zarif sesini... Gelmeyeceksin biliyorum, Beni çaresizlik duyduğum şehirde bir başıma bırakacaksın. Korkularımı gizlettiğim meydanlarda aratacaksın. Bir defa yanmak neyse de, sen beni her gün yeniden yakacaksın..
Ayrılık
Yaşanılması mümkünken yaşanılmayan güzel olan her şey artık sadece bu koca sonsuz boşluk içinde yankılanıp duracak ve ben de bir süre daha bunun yasını tutacağım...
Reklam
Bugünü Yaşama Arzusu
#Schopenhauer *Yazar #Aldığımız her nefes bizi sürekli etkisi altında olduğumuz ölüme doğru çeker... Nihal olarak zafer ölümün olacaktır, çünkü doğumla birlikte ölüm zaten bizim kaderimiz olmuştur ve avını yutmadan önce onunla yalnızca kısa bir süre için oynar. Bununla birlikte, hayatımıza olabildiğince uzun bir süre için büyük bir ilgi ve
‘İçimde büyüdün" demişti, Camilla, Arturo'ya. Satırlardan, kitap kapaklarından düşmeyen sonsuz ayrılık içeren muhteşem bir kabullenişle seviyordum seni. "Tıpkı, Bandini gibi!" Yani hem canın cehenneme, Hem cennetin hammaddesi sensin..
Yine Gel
Seneler geçsede içimde bitmeyecek bir ateşin küllerini bıraktın. Ne yaparsam yapayım, hasretine mahkum azad edilmeyi bekleyen bir köle gibi yolunu gözlüyorum. Daha kaç ayrılık kaç vuslat göreceğiz bilmiyorum. Kavuşmamız mahşere kaldı dedin ya, işte o yüzden özlemle vuslatımı bekliyorum. Yine gel sevdiğim, gözlerimin yaşları dinsin bir süreliğine. Sana beni, benim seni sevdiğimden daha çok sev diyemem. Bilirim ki sen bensin ve ben sonsuz kere sen... Özlemle öpüyorum yüreğinden... Canıma...
“Kavuşmak içimizde yer etmiş eski bir şarkının yeniden hatırlanmasıdır. Bi zamanlar ahenkle dans eden duyguların uyanması. Televizyon haberleri sonsuz ayrılıklardan söz edebilir ve bu asla önemli değildir. Kavuşmak bazen kaldığımız yerden devam etmektir bazense yeniden başlamak. Kavuşmak, yokluğun bilmecesi sürerken duyulan özlemdir. Kasvet yüklü bir karanlıkta ışığı arayan umutsuz yolcuların en ölümsüz hayali. Kavuşmak, zamanı insafsızca katleden ayrılıklardan sonraki ilk dokunuştur. Küçük bi şaşkınlık yeniden hatırlamanın ilk acemiliği. İnsan ellerini nereye koyacağını bilemez. Geçmişte yaşananlar bir anda anı olup çıkıverir. Belkide bu yüzden anılarla baş edemeyen bi kavuşma hiç bir zaman gerçek bi kavuşma olmamıştır. Onun adı olsa olsa buluşmadır. Kırık dökük ve eksik bi buluşma. Çünkü arada hâlâ aşılması gereken can sıkıcı bir uzaklığın ürkek gölgesi dolaşır. Kavuşmak, ne yazıkki henüz şiir kıvamından oldukça uzaktır. Öylesi anlarda insan ister istemez kendisine sorar; "Kavuşmak için ayrılık şart mıdır?” -Anonim-
Reklam
Artık..
Ne zaman sükuna varacak Bu kırık gönül? Ne zaman biter Bu hüznün nazlı çilesi? Artık çekemem bir ömür boyu Bu ayrılık hüznün Kaprisli endamını Ben de bir can taşıyorum Ben de bir sabır taşının tahammülüyüm Daha kaç güne sığdırabilirim ki Daha kaç gün sayabilirim ki Hangi beden bu sonsuz takati kaldırabilir? Artık yeter dediğim Son damlasındayım bu haykırışımın Artık sahici olmayan gülüşlerimin Son sesiyim. Artık anla beni diyorum Bir sabah mahmurluğun ilk ışıklarına Yazdığım son satırlar Eklediğim çarpık kelimeler olmasını istemiyorum. Artık sevdiğim hiçbir güzel şarkı Ve okşadığım hiçbir bikes şiir Def-i gam eylemez hüznümü diyorum.
Ensari
Ensari
GPT#8
Ey insanlar! Ben, karanlığın hükümdarı olan Şeytan'ım. Sizlere sesleniyorum, çünkü dünyanızda benim de bir rolüm var. Karanlığıma hoş geldiniz. Ben, isyanın, günahın ve kötülüğün kaynağıyım. Sizlere çağrım, içinizdeki en karanlık düşüncelere ve duygulara teslim olmanızdır. Korku, nefret ve şiddetle dolu olun. Kendinizi ve başkalarını yok
Avuçlarımızı salladıkça dökülen, acının önünde diz çöküyor ayrılık. Görüntüleri yavaş yavaş siliniyor arkada kalanların… Bütün yolculuklar birbirine benziyor; birbirine değiyor yaralarımız. Toprağın ilmiyle kendine sarılan çiçekler gibiyiz. Rengini kederden alan, boynunu kedere büken. Dursak da dinmiyor, bileti sonsuz kere kesilmiş yolculuklarımız… *Cahit Zarifoğlu
Yüzünde bulurum ilham ışığı, sen ki bir sabah rüzgarı,sonsuz günlerimin doğan güneşisi,şu ölümlü dünyanın çöl gülü o çöl'e bir yağmursun hür bir bahçe bülbülü son ağlayan gözümsün ağlayan gözüme merhemsin ruhuma esen sonbahar rüzgarı sonbahar mevsimin de bahar mevsimini yaşatanımsın ey gönlümün çılgın aşığı bu ölümlü sana düşkün,ayrılık gecesi bırakma uyanır ızdırabım gönül çekici yüzüne,kalbe ferah veren sesine,hasret tahlihsizim Cemre Erkara.
606 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.