Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Her insanın içinde sonsuz teller var ve herkeste başka. Bazen iki kişide aynı sesi veren bazı teller bulunuyor, o zaman "birbirimizi bulduk" diyorlar. Fakat yalnız bu teller çalındığı müddetçe... Diğer tellere geçildiği zaman arada ne dehşetli bir ayrılık olduğu meydana çıkıyor. Benim tellerde acayip sihir var: Herkesin teliyle beraber ihtizaz edebiliyor (titreşiyorlar), ben herkesi anlıyorum. Sabahattin Ali (Ayşe Sıtkı'ya yazdığı mektuptan)
Kaderin kalkanı yok sevgili, Her kurşunda biraz daha geberiyoruz. Oysa Ne rüzgarlar devirdik gönlümüzde, Sonsuz Hasret te cehennem, Meyus Gözlerde tufan. Suskunluğa yemin etti öykümüz, İlham ilham döküldü derdimizden şiirler. Çok şey kaybetmiş olcağız ki, Mecali kalmıyor makul ağlayışların. Güneşin sırtı dönük, Ayrılık doğudan vurdu ülkemizi..
Reklam
Ey dünya zevklerini düşünüp hastalıktan ızdırap çeken kardeşim! Eğer bu dünya sonsuz olsaydı, yolumuzda ölüm bulunmasaydı, ayrılık ve yokluk rüzgarları esmeseydi ve musibetli, fırtınalı gelecekte manevi kış mevsimleri bizi beklemeseydi, ben de seninle beraber bu haline acırdım. Fakat madem dünya bir gün bize, ''Haydi, dışarı!'' diyecek ve feryadımıza kulağını kapayacak; o kovmadan biz bu hastalıkların ikazıyla şimdiden onun aşkından vazgeçmeliyiz. O bizi terk etmeden, dünyayı kalben terk etmeye çalışmalıyız. Evet, hastalık bize bu manayı hatırlatıp der ki: ''Senin vücudun taştan, demirden değildir. Hatta daima dağılmaya müsait çeşitli maddelerden terkip edilmiştir. Gururu bırak, aczini anla, sahibini tanı, vazifeni bil, dünyaya niçin geldiğini öğren.'' İşte, hastalık kalbin kulağına böyle gizlice ihtar ediyor. Hem madem dünyanın zevki, lezzeti devam etmiyor. Hele meşru değilse hem geçici, hem elemli, hem günahlı oluyor. O zevki kaybettiğin için hastalık bahanesiyle ağlama; aksine, hastalıktaki manevi ibadeti ve ahirete ait sevap yönünü düşün, ondan zevk almaya çalış.
Bediüzzaman Said Nursî
Bediüzzaman Said Nursî
DAVETLER Dönüp duran aylar; eylül, kanun, haziran, Dar çemberinden kurtulamadığım zaman. Doğup batan günler . . . Hep uzayan ayrılık, Göğsümde yıllardır tutageldiğim çığlık. .. Ah, esir düştüğüm kıyıların ötesi, Sonsuz denizlerin ruha "Gel!" diyen sesi ! Başıma sürünüp giden, kaçan bulutlar, Uçsuz bucaksızlık, ufuklar, hep o ısrar. . . Gecenin çağrısı: "Gökler, rüzgarlar hızı, Samanyolu, mehtap izi, seher yıldızı." Her şeyin, her şeyin ötesi . . . Bitmez davet. Ey, ölülerimin yaşadığı memleket! . . 1937
Ustaya saygıdan ''tiren'' olarak kalmıştır.
birden anlıyorum ki bir bozkır tireni olmuş ayrılık özlemek diyorum ve sonsuz uzun bir tiren çekip gidiyor bir eski şarkıda unut beni unut beni yalnızca unut
‘KÜÇÜK BİR YOLCULUK’ ŞİİR OKUMA ETKİNLİĞİ 01/03/2020 - 01/04/2020
“Şiir, dizelere sıkıştırılmış bir nükleer enerji. Şiir, parçalanacak, patlayacak olan şey. İşte düzeni, egemenleri korkutan şey. Şiir hem haz, hem derinlik, hem sonsuz bir bağımsızlık, bağsızlık, hem çok ince bir denge, bir iç düzen. Sabır ve coşku.” (Gülten AKIN) Eşlik etmek isterseniz, 1 Mart 2020 – 1 Nisan 2020 tarihleri arasında sizlerle
Reklam
Köle diye mi sattın ayrılık ateşine Sana köle olmanın değerini bilmeyen Kendini dev saymanın sonsuz cehennemini Benliğinde taşıyan gurur sarhoşu beni
GARİP Şiir, yani söz söyleme sanatı, geçmiş yüzyıllar içinde birçok değişikliklere uğramış; en sonunda da, bugünkü noktaya gelmiş. Bu noktadaki şiirin doğru dürüst konuşmadan oldukça ayrı olduğunu kabul etmek gerek. Yani şiir bugünkü durumuyla, doğal ve günlük konuşmaya göre bir ayrılık göstermekte, bir ölçüde garip karşılanmaktadır. Fakat
Geri199
1.500 öğeden 1.486 ile 1.500 arasındakiler gösteriliyor.