Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
1977'de saygın İngiliz sosyal bilimci Dr. Malcolm Caldwell şöyle yazmıştır: ‘‘Açık olan şu ki, devasa kredilerden, ABD'nin askeri desteğinden ve uluslararası kapitalist ekonomiye entegrasyondan yoksun bırakılan güney Kore çökecektir, oysa Juche'ye bağlı kalan KDHC sonsuza kadar bağımsız kalabilir’’ (Malcolm Caldwell "The Wealth of Some Nations" Zed Press 1977). (Dermot Hudson — KDHC Neden Yıkılmaz?)
OKUMADAN KİTAP ELEŞTİRİLERİ / 1998 Atıflar
Atıflar : Orwell : Eric Arthur Blair veya daha bilinen takma adıyla George Orwell, 20. yüzyıl İngiliz edebiyatının önde gelen kalemleri arasında yer alan İngiliz romancı, gazeteci ve eleştirmen. En çok, dünyaca ünlü Bin Dokuz Yüz Seksen Dört adlı romanı ve bu romanda yarattığı Big Brother kavramı ile tanınır. sy. 19 Bir Ayrılık Bir
Reklam
Ben metafizikçi ya da teolog değilim. Doğrusu bu konuları pekte anlamam. Sosyal bilimci ve eski bir Marksistim.
Ölüm yıl dönümünde Erol Güngör:
25 Kasım 1938’de Kırşehir’de dünyaya gelen Erol Güngör; Ziya Gökalp, Hilmi Ziya Ülken gibi memleketimizin önemli aydın ve akademisyenlerinin eserleriyle tanışmış, divan edebiyatına, Osmanlı Türkçesine ve Fransızcaya vakıf bir genç olarak 1956'da Kırşehir Lisesi’nden mezun olur. Aynı yıl İstanbul Üniversitesi Hukuk Fakültesine kaydolan Güngör,
Fransızca "sociologie de la religion" (ing. religion sociology ; tr. din sosyolojisi) kavramı ilk kez 1899 yılında Fransız sosyolog Èmile Durkheim tarafından ortaya atılmış olup, Almanca "religionssoziologie" adı altında ilk kez Alman sosyolog Max Weber tarafından sistematik bir disiplin hâline getirilmiş ve dinlere yönelik sosyal analiz teşebbüsünü tanımlamak için kullanılmıştır. Din sosyolojisi, sosyoloji biliminin bir alt dalı olarak 20. yy'da sistematize edilmiş olmakla beraber, dinî kurum ve dinî yapılanmaları, dinî temalarla toplumsal yapı arasındaki ilişkileri ve dinin toplum, toplumun din üzerindeki etkilerini araştıran bilimsel bir disiplindir. Din sosyologları, toplumun din üzerinde ve dinin toplum üzerindeki etkilerini, bir başka deyişle toplum ve din arasındaki diyalektik ilişkiyi açıklamaya çalışan birer sosyal bilimci olarak karşımıza çıkmaktadır. Bu sayfanın amacıysa, işbu din sosyoloji alt dalını odağa alarak din, sosyoloji, bilim, sanat ve felsefe üzerine ortaya konulmuş çeşitli bilgi ve yorumlamaları açığa çıkarmak ve toplum adına ulaşılabilecek her bireye bu alanlara dair belli bir bilgi bilinç düzeyi kazandırmaktır.
Müslümanların Sorunu
Pakistanlı sosyal bilimci Dr. Faruk Selam bir makalesinde İslam Dünyası ile ilgili şu çarpıcı bilgileri veriyor: “Hıristiyan dünyasında 100 kişiden 40’ı üniversite mezunu. Okuma-yazma bilenlerin oranı yüzde 89. Müslüman ülkelerde ise 100 kişiden sadece 2’si üniversiteyi bitirmiş. Yüzde 40’ı okuma-yazma biliyor. Nüfusun yüzde 50’si ilkokul mezunu. ABD’de toplam bilim insanı sayısı 4.000, Japonya’da 5.000. 57 Müslüman çoğunluğa sahip ülkedeki toplam bilim insanı sayısı ise sadece 230 kişi. (Pozitif bilimlerle aktif olarak uğraşan, araştırma yapan) Ve yaklaşık her 1 milyon Müslüman kişiye sadece 1 bilim insanı düşmekte. Dünyada yalnızca 14 milyon Yahudi var. Buna karşılık 1,4 milyar Müslüman var. 1 Musevi’ye karşın 100 Müslüman. Ama son 100 yıl içinde Yahudiler sadece bilimsel alanda 180 Nobel ödülü kazandı. 1.4 milyarlık Müslüman dünyasında ise (barış ve edebiyat ödülü dışında) kazanılan ödül sayısı sadece 3.
Reklam
HIZLI KİLO VERME VE FİZYOLOJİMİZ
⭕️Hızlı kilo verme ve fizyolojimiz: 1 ayda 7-10 kg vermek övünülecek bir başarı mıdır? 2 haftada 10 kilo verdiren mucize diyet: Bazı beslenme uzmanları ya da başka uzmanlar kısa sürede verdirdikleri fazla kiloları sosyal medyada başarı olarak paylaşsa da yapılan çalışmalar farklı bir gerçeği bize gösterir. Vücudumuzda iç ortamın sabit durumlarda
Merhaba, 15. Kitabım, “Türküler Bizi Söyler, Şarkılar Bizi Özler” adıyla yayınlanmıştır. Ayrıntılı bilgi ve temin etme adresleri aşağıdadır. Tüm dostlara, ilgi duyanların bilgisine
Fantastik Düşler Kuran Edebiyat
Bu noktada şöyle bir soru çıkıyor karşımıza: Kurgucu edebiyatın yazarının görevi nedir? Ben bu soruyu şöyle yanıtlayacağım: Düş kurmak ve bunu insanlarla paylaşmak. Bunun dışında, yazarın herhangi bir toplumsal sorumluluğu olduğunu kabul etmiyorum. Yazar sosyal bilimci değildir; bu yüzden toplumu anlamak için uğraşmaz ya da toplumbilimsel araştırma yapmaz. Yazar gazeteci değildir; dümdüz gerçeklikle halkı bilgilendirmez ya da kamuoyu oluşturmaya çalışmaz. Yazar politikacı hiç değildir; halkı yönetmez, yasa koymaz. Yazarın yapmak zorunda olduğu şey düş kurmak ve bunları yazmaktır. Gerisi okuyucunun bileceği şeydir. Okuyucu ister toplumbilimsel, ister politik anlamlar çıkarır, yaşamını bu anlamlara göre düzenler; isterse de kaldırır atar; bu, artık yazarı ilgilendirmez. O, kişilerin ya da kurumların kullanabileceği bir düş yaratmıştır. Bu düşün gerçekleştirilmesi edebiyatın işi değildir.
Gökhan Tok
Gökhan Tok
Çok iyi. (Sen bütün o okuduklarının özentisin!!)
Cemal Tunçdemir Cemal Tunçdemir 29 Ocak 2019 Kitaplarda okuduklarımızı unutuyorsak hâlâ neden okumalıyız? ‘Okumak’, insanlar için, görmek veya dinlemek gibi doğal bir eylem değil Iowa eyaletinin Ames kentinde yayınlanan yerel “Ames Daily Tribune” gazetesinin köşe yazarı Rod Riggs, hızlı okuma kurslarının yayılmaya başladığı 60’lı yılların
Reklam
"Bir kere inanmışsanız, bu sizin ilgili bütün bilgileri nasıl algılayacağınızı etkiler. Bir ülkeyi bir kere düşman olarak gördüyseniz, ülkenin belirsiz muğlak eylemlerini bile düşmanlıklarının bir işareti olarak yorumlarsınız. " -Politik Bilimci Robert Jervis (1985)
87 öğeden 16 ile 30 arasındakiler gösteriliyor.