Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
KİTAPLARDA OKUDUKLARIMIZI UNUTUYORSAK HÂLÂ NEDEN OKUMALIYIZ? Cemal Tunçdemir ‘Okumak’, insanlar için, görmek veya dinlemek gibi doğal bir eylem değil. Iowa eyaletinin Ames kentinde yayınlanan yerel “Ames Daily Tribune” gazetesinin köşe yazarı Rod Riggs, hızlı okuma kurslarının yayılmaya başladığı 60’lı yılların ortasında, bir arkadaşının
Değerli 1K Okurları! Yaklaşık 1 ay önce bir etkinlik düzenlemiştik; İslam Düşüncesi Üzerine Kitap İncelemelerİ. Bu bağlamda İnceleme yapan arkadaşların iletilerini ayrı zaman dilimlerinde paylaştım. Şu an hepsini bir araya getirdim ve sizlerle paylaşmak istiyorum tekrardan:))) Öncelikle; İnceleme zahmetinde bulunup da değerli vakitlerini
Reklam
Karl Marks
Taraftarları gözünde, hem büyük bir sosyal bilimci hem büyük bir devrimci olan, hem teoride hem de pratikte önderdir Marx; karşıtları gözünde ise çağdışı kuramları ve kışkırttığı olumsuz duygularla çağdaş hayata yönelik ciddi bir tehdit. 1818’de günümüz’de Almanya içinde kalan Rheinland’da doğan Karl Marx, liberal devlet görüşünün naif bir görüş olduğu, gelmiş geçmiş tüm devletlerin sınıf baskısının araçları olduğu düşüncesindedir... Yani bir sınıf devletin kontrolüne sahip olur ve devlet gücünü ezilen sınıflar üzerinde kendi ekonomik gücünü pekiştirmek için kullanır. Marx’a göre komünizmin erken aşamalarında devlete ihtiyaç olabileceği halde, komünist toplumun tam olgunluğa erişmesi ile devlete ihtiyaç kalmayacaktır... “Komünist devrim egemen sınıfları tir tir titretiyor. İşçi sınıfının zincirlerinden başka kaydecekleri bir şey yoktur; oysa tüm dünya onların olabilir. dünyanın tüm işçileri, birleşiniz…” Marx’ın bu çağrısına yirminci yüzyıl boyunca dünyanın dört bir yanından yanıtlar geldi; Küba’dan Kamboçya’ya dünyanın dört bir yanında Marx adına bir dizi rejim kuruldu, Çin Halk Cumhuriyeti’nden Sovyetler Birliği ve Doğu Avrupa’ya dek yüz milyonlarca insan Marxist iddialar dile getiren devletler tarafından yönetildi…
Kitaplarda okuduklarımızı unutuyorsak hâlâ neden okumalıyız?
Madem kitaplardan okuduklarımızı zamanla unutuyoruz o halde niye hala kitap okumalıyız?  Iowa eyaletinin Ames kentinde yayınlanan yerel “Ames Daily Tribune” gazetesinin köşe yazarı Rod Riggs, hızlı okuma kurslarının yayılmaya başladığı 60’lı yılların ortasında, bir arkadaşının bu kurslardan birine gittiğini yazacak ve şu şakayı
Aptalların En Belirgin Özellikleri:
Sosyal bilimci Carlo Cipolla'ya göre, aptallığın yasaları ve aptalların en belirgin özellikleri: Birinci Yasa: Bir toplumda herkes çevresindeki aptalların sayısını olduğundan daha az tahmin eder. İkinci yasa: Bir insanın aptallığı onun hiç bir başka özelliğiyle ilişkili ve orantılı değildir. Üçüncü Yasa: Aptal insan başkasına ya da başkalarına zarar veren ve bu arada kendisi de bir şey kazanmayan, üretmeyen hatta üreteni beğenmeyen ve üretileni ziyan edendir. Dördüncü Yasa: Aptal olmayanlar aptalların gücünü hep daha az sanırlar. Genellikle aptal olmayanlar herhangi koşulda, bir aptalla işbirliği yapmanın neye mal olacağını hesaplayamazlar. Beşinci Yasa: En tehlikeli insan, aptal insandır. Çünkü zarar vermekten keyif alırlar.
.... Türkiye’nin yeni bağımlılığı: TikTok Bir süredir mobil uygulama marketlerindeki listelerin ilk sıralarından düşmeyen bir uygulamanın yarattığı şaşkınlığı izliyoruz. Bu uygulama başka ülkelerde lise çağındaki gençlerin favorisiyken, Türkiye’de nedense alt-orta sınıf yetişkinlerin vazgeçilmezi hâline geldi. Evet, TikTok’tan
Reklam
Adam yazmış yaaaa))
İki insan asla aynı gün aşık olmaz ve aşkları aynı gün bitmez. Bu gerçeği keşfetmek için sosyal bilimci olmanız gerekmiyor. Şarkıları dinleyin, yeter.
Gary Chapman
Gary Chapman
5 Sevgi Dili
5 Sevgi Dili
Ayna nöronlar ilk kez 1992 yılında Parma’da İtalyan bilimci Giacomo Rizolatti ve araştırma ekibi tarafından motor beyin hareketlerini ölçme umuduyla makak maymunlarının beynini incelemeleri sırasında ortaya çıkmıştır. F5 adı verilen bu bölgeyi incelerken sadece cevize uzanan maymunun aktiviteyi yaptığı sırada değil başka bir maymunun cevize
"Bir kere inanmışsanız, bu sizin ilgili bütün bilgileri nasıl algılayacağınızı etkiler. Bir ülkeyi bir kere düşman olarak gördüyseniz, ülkenin belirsiz muğlak eylemlerini bile düşmanlıklarının bir işareti olarak yorumlarsınız. " -Politik Bilimci Robert Jervis (1985)
Çok iyi. (Sen bütün o okuduklarının özentisin!!)
Cemal Tunçdemir Cemal Tunçdemir 29 Ocak 2019 Kitaplarda okuduklarımızı unutuyorsak hâlâ neden okumalıyız? ‘Okumak’, insanlar için, görmek veya dinlemek gibi doğal bir eylem değil Iowa eyaletinin Ames kentinde yayınlanan yerel “Ames Daily Tribune” gazetesinin köşe yazarı Rod Riggs, hızlı okuma kurslarının yayılmaya başladığı 60’lı yılların
Reklam
Günün makalesi
Ahlakın Güzelleşmesinde Yeni Tarz: İmam Nursi Modeli I. PSİKOLOJİNİN BUGÜNÜ İnsan ruhunun derinliklerini ve zenginliğini tanıma çabası insanın yaradılışından beri vardır ve var olmaya devam edecektir. Psikiyatri ve psikoloji insanı ele alan diğer bilim dallarından farklı olarak ruh ve beden ilişkisinin getirdiği çelişkiye çözüm aramak
Fantastik Düşler Kuran Edebiyat
Bu noktada şöyle bir soru çıkıyor karşımıza: Kurgucu edebiyatın yazarının görevi nedir? Ben bu soruyu şöyle yanıtlayacağım: Düş kurmak ve bunu insanlarla paylaşmak. Bunun dışında, yazarın herhangi bir toplumsal sorumluluğu olduğunu kabul etmiyorum. Yazar sosyal bilimci değildir; bu yüzden toplumu anlamak için uğraşmaz ya da toplumbilimsel araştırma yapmaz. Yazar gazeteci değildir; dümdüz gerçeklikle halkı bilgilendirmez ya da kamuoyu oluşturmaya çalışmaz. Yazar politikacı hiç değildir; halkı yönetmez, yasa koymaz. Yazarın yapmak zorunda olduğu şey düş kurmak ve bunları yazmaktır. Gerisi okuyucunun bileceği şeydir. Okuyucu ister toplumbilimsel, ister politik anlamlar çıkarır, yaşamını bu anlamlara göre düzenler; isterse de kaldırır atar; bu, artık yazarı ilgilendirmez. O, kişilerin ya da kurumların kullanabileceği bir düş yaratmıştır. Bu düşün gerçekleştirilmesi edebiyatın işi değildir.
Gökhan Tok
Gökhan Tok
Fransızca "sociologie de la religion" (ing. religion sociology ; tr. din sosyolojisi) kavramı ilk kez 1899 yılında Fransız sosyolog Èmile Durkheim tarafından ortaya atılmış olup, Almanca "religionssoziologie" adı altında ilk kez Alman sosyolog Max Weber tarafından sistematik bir disiplin hâline getirilmiş ve dinlere yönelik sosyal analiz teşebbüsünü tanımlamak için kullanılmıştır. Din sosyolojisi, sosyoloji biliminin bir alt dalı olarak 20. yy'da sistematize edilmiş olmakla beraber, dinî kurum ve dinî yapılanmaları, dinî temalarla toplumsal yapı arasındaki ilişkileri ve dinin toplum, toplumun din üzerindeki etkilerini araştıran bilimsel bir disiplindir. Din sosyologları, toplumun din üzerinde ve dinin toplum üzerindeki etkilerini, bir başka deyişle toplum ve din arasındaki diyalektik ilişkiyi açıklamaya çalışan birer sosyal bilimci olarak karşımıza çıkmaktadır. Bu sayfanın amacıysa, işbu din sosyoloji alt dalını odağa alarak din, sosyoloji, bilim, sanat ve felsefe üzerine ortaya konulmuş çeşitli bilgi ve yorumlamaları açığa çıkarmak ve toplum adına ulaşılabilecek her bireye bu alanlara dair belli bir bilgi bilinç düzeyi kazandırmaktır.
Öngörü budur...
Netanyahu’nun Partisi Likud’un ilk versiyonu olan “Özgürlük” hareketi işgal altındaki Filistin topraklarında saldırılar düzenleyen terörist bir çeteyken siyasi bir partiye dönüşüyor. Bu süreçte Einstein ve Alman-Yahudi Siyaset Bilimci Hannah Arendt Nazi zulmünden göç ettikleri Amerika’da 4 Aralık 1948’te partinin kurulmasının engellenmesi ve Amerika’dan destek verilmemesi için pek çok aydınla birlikte New York Times’a bir mektup yazıyorlar: “Siyasi felsefesi, sosyal cazibesi ve metodlar Nazilere ve faşist partilere benziyor.”
Katedral'in yanması olayıyla ilgili sosyal medyada günlerdir bilinçsizce yapılan esprileri gördükçe, boynumuza asılan 'eğitilemez toplum' tabelası ile birlikte, gelişimimizi sürdürmeye çalışan bir millet olduğumuzu tekrar hatırlamış olduk. Bunun önemini anlayabilmek için hiçbirimizin arkeolog ya da tarih bilimci olması gerekmiyor. Yüzyıllarca ayakta kalabilmiş bir tarihin, kültürün bir parçasının yokoluşunu izlemek o millet için bir trajedi olabilir. Türkiye'den yurtdışına kaçırılan tarihi eserlerin arkasından ağlarken öyle duyarlıyız ki, elimizde kalan eserleri aynı hassasiyetle koruyoruz. Öyle iyi koruyoruz ki, restorasyon konusunda dünya markası bir ülkeyiz.
87 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.