Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
160 syf.
10/10 puan verdi
Osman Selaheddin Osmanoğlu
Osman Selaheddin Osmanoğlu
Osmanlı Hanedanının Kayıt Defteri
Osmanlı Hanedanının Kayıt Defteri
Kitap bana 25 saat önce ulaştı hemen okumaya başladım ve an itibariyle bitirmiş bulunmaktayım. Kitap beklediğimden daha farklı çıktı ama gerçekten çok ama çok beğendiğimi gönül rahatlığıyla söyleyebilirim. Kitap Ertuğrul Gazi'den başlayarak bizlere kronolojik bir şekilde Osmanlı ailesinin silsilesini bilme imkanı veriyor
Osmanlı Hanedanının Kayıt Defteri
Osmanlı Hanedanının Kayıt DefteriOsman Selaheddin Osmanoğlu · Timaş Yayınları · 20196 okunma
136 syf.
10/10 puan verdi
·
Beğendi
·
4 saatte okudu
Kekeme Çocuklar Korosu, bu koronun çocuklarına ulaşa­ bilmiş bir kitap. Kimi zaman bağıra çağıra, kimi zaman utana sıkıla, kimi zaman da dudak ucuyla söylediklerini anlayan bin­ lerce okuyucusunu buldu kitap. Bir dönemi anlatmanın çeşitli yöntemleri var ve Kekeme Çocuklar Korosu da, 1990-2000 yılları arasında İslamcılık söy­ leminin bir tarafında yer tutmuş kuşağın içinde biriktirdiklerini "dikkafalı" bir söylemle dışavurumudur. Bu yönüyle oldukça sahici bir iç dünyaya karşılık geliyor. Okuyuculardan aldığım tepkilerin büyük çoğunluğu da "benim söylemek istediklerimi yazmışsınız" cümlesini barındırıyor. Doğrudur. Bu kitabı okuyup aynı duygulanımları paylaşan herkes, kendi dünyalarında bir yerlerde bu cümleleri kurdular. Popüler kültürün hızlı yayılışı ve modern yaşam tasarımla­ rı birçok hayatı ve duyarlılığı kapitalizmin çöp kutularına yu­ varladı. Kekeme Çocuklar Korosu, içinde barındırdığı insanlar ve onların öyküleriyle kocaman bir duygu dünyasına karşılık ge­ liyor. "Bizim mahalle" deki çocukların geniş yüreklerine...
Kekeme Çocuklar Korosu
Kekeme Çocuklar KorosuTarık Tufan · Profil Yayınları · 20196,6bin okunma
Reklam
628 syf.
9/10 puan verdi
·
38 günde okudu
Roman tarihinin en konuşulan karakterlerinden biri Julien Sorel. Aslında İletişim'in ön ve sonsözleri müthiş fakat bu çevirisi olamamış. Ben bu kadar yerlileştirme çabalı çeviri sevmiyorum. O yüzden bildiğim, Fransızca çevirileri her zaman tatmin edici olan İş Bankası'na geri döndüm. Romanın konusunu ve Stendhal'in kim olduğunu konuşmak yersiz. Sadece Tolstoy'un onun müthiş bir savaş ve karakter anlatıcısı olduğunu söylediği sözler bile yeterli olacaktır. Ben yıllarca okumaya, kitabın kalın olması nedeniyle çekinmiştim ama geçen sene başladığım kronolojik klasik okuma kararım ile besmeleyle giriştim. Kendimi kutlarım. Eserin döneminin romancılığı açısından harikulade bir yerde durduğunu düşünüyorum. Her ne kadar Stendhal siyasetten uzak durmak fikirli bir edebiyat oluşturmaya çalışsa ve apolitik diye anılsa da, bu eser siyaset ve sosyolojinin ve hatta psikolojinin ta kendisi. Her karakter tipinden ve ruhi derinlikten ya da derinsizlikten insan var. Hepimizi tanıyıp bize tutulan bir ayna gibi. Çok iyi. Aristokrasi ve soyluluğun kapalı tüm perdelerini bir bir indirip toplumla yüzleştiriyor. Tüm gerçek duygularımızdan haberdar. Belki de tutunmak ya da tutunamamakla ilgili ilk romanlardan. Sorel'i anlamak, kızmak, anlamamak, hemhal olmak, yabancılaşmak, tüm duygularla karşı karşıya geldim. Öğretmek istediği: Kendini anlamlandırmak; soy, kahramanlık, din, vatan tüm bunların üstünde bir şey. Olmayınca olmuyor mu? Off allak bullak edildik.
Kırmızı ve Siyah
Kırmızı ve SiyahStendhal · Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları · 20229,9bin okunma
112 syf.
·
Puan vermedi
·
29 günde okudu
Kırmızı Pazartesi
Cinayetin işleneceğinin bilinmesine rağmen hiç kimsenin inanmadığı için harekete geçmediğinden olayın gerçekleşmesi ile başlayan kitapta karakterler çok fazla ve isim soy isimle belirtildiğinden okurken ara ara bu kimdi diye düşündürüyor. Ana mesajı güzel olmasına rağmen dilini çok sıkıcı bulduğumdan bir çırpıda okuyup bitiremediğim bir kitap oldu. Hem toplumun duyarsızlığını hem de kader konusunu ayni anda düşündüren bir kitap olmuş. Kitaptan bir alıntı ile incelememi bitirirken kaderin varlığının bir kere daha ispat edildiğini anlıyorum "Kader bizleri görünmez kılar."
Kırmızı Pazartesi
Kırmızı PazartesiGabriel Garcia Marquez · Can Yayınları · 202177,7bin okunma
81 syf.
·
Puan vermedi
·
29 saatte okudu
Hümanizm(!) +18
“Son günlerde Ermenilerin tarihî emellerini gerçekleştirmek için dünya kamuoyu­nu aldatmaya yönelik sözde Ermeni soykırımı iddialarını yoğun bir biçimde tekrar gündeme getirdikleri gözlemlenmektedir. Biz bu çalışmamızla tarihi süreç içerisinde Ermeni meselesinin ortaya çıkışını özlü bir şekilde bilimsel olarak özetlemeye ve bu konudaki
1. Dünya Savaşı Sırasında Ermenilerin Türklere Yaptığı Katliam
1. Dünya Savaşı Sırasında Ermenilerin Türklere Yaptığı KatliamKolektif · Genelkurmay Askeri Tarih ve Stratejik Etüt Başkanlığı Yayınları · 20005 okunma
224 syf.
·
Puan vermedi
Hikâyeler yaratan adam: Felix Ventura Üstelik bu hikâyeler soy ağacını ve tüm geçmişi yeniden yaratmaya yaramaktadır, yani bir “bellek” satıcısı Felix. Bir #geko ‘nun (yani anlatıcımız) gözünden şahit olduğumuz olaylarda; farklı olay örgüleri kurarak karakterlere sahte geçmiş sunan Felix’in hayatına dahil olan bir yabancı ve bir kadının onun yaşamını altüst etmesi anlatılır. Anı satıcısı, yabancı için Jose Buchmann’ı yaratır. Yaratılan karakteri özümseyen Jose, bukalemun misali yeni gerçeğe alışır, sanki geçmiş hiç yaşanmamış gibi… Ama yaşanmış ve hatıralara kazınmış gerçeklerden kaçış yoktur elbette. Geçmiş şimdinin içine sızar, şimdi ise geçmişin izini arayıp durmaktadır. İroni yüklü anlatımıyla değişen toplumsal sürecin, kendine bile yabancılaşan insanlarından oluşan bir metin sunar okuruna Jose Eduardo Agualusa. Ve muhteşem bir final, beklenmedik bir sonla acı gerçekler çıkar ortaya, çünkü geçmiş her zaman zihnimizdedir; üzerini kapatmaya çalışsak bile.
Bukalemunlar Kitabı
Bukalemunlar KitabıJose Eduardo Agualusa · Timaş Yayınları · 2023110 okunma
Reklam
552 syf.
8/10 puan verdi
·
15 günde okudu
Da Gama-Zagoiby Ailesinin Anatomisi: Mağripli’nin Son İç Çekişi
Hintli-İngiliz yazar Salman Rushdie, büyülü gerçekçilik ile kaleme aldığı beş yüz kırk yedi sayfalık romanında, anlatıcı ve ana karakter Moor (Moraes) Zagoiby’nin ağzından bir ailenin soy ağacını tüm çıplaklığı ile okurun önüne seriyor. Hikâye, köklü bir ailenin gözden düşüp itibarını yitirmiş melez çocuğu Moor’un anneannesinin ailesinin hayatını anlatması ile başlar. Bu hikâye 1900’lerden 1995 yılına kadar uzanır. Bu süreçte okuyucu, aile üyelerinin bireysel ilişkilerine ve birbirleriyle olan etkileşimlerine tanık olmanın yanı sıra Hint toplumunun ve kültürünün arka planını da keşfeder. Salman Rushdie’nin büyülü gerçekçilikle şekillenen karakterlerden biri olan Moor Zagoiby, herkesten farklıdır. Bir eli doğuştan yumru şeklinde olan Moor, çok çabuk büyüyen ve olduğu yaşa göre daha yaşlı görünen biridir. Örneğin Moor’un otuz beş yaşına geldiğinde yetmiş göstermesi gibi. Kitabı okurken, baharatların (örneğin köri, karabiber, acı biber vb.) kokusunun etrafınızı sardığını hissedersiniz, bu da Rushdie’nin betimlemelerinin ne kadar etkileyici olduğunu göstermektedir. Kitabın sayfası Moor’un yaşı gibiydi :) Yani kitap beş yüz kırk yedi sayfa ama etkisi ve hissi sanki bin sayfa okumuşum gibi. Olabildiğince basit bir şekilde yorumlamaya çalıştım ama göründüğünden daha katmanlı,derinlikli ve zengin bir eser. Sonuç olarak 1995 yılında yayımlanan bu kitap ile bir kez daha (Floransa Büyücüsü kitabını okumuştum yıllar önce) Rushdie’nin aklına, kurmacısına saygı duydum. Onun edebi yeteneği ve düşünsel derinliği, edebiyatın gerçek gücünü bir kez daha hatırlattı bana.
Mağripli’nin Son İç Çekişi
Mağripli’nin Son İç ÇekişiSalman Rushdie · Can Yayınları · 201781 okunma
136 syf.
10/10 puan verdi
·
Beğendi
Bu kitabı gerçekten çok beğendim. Yazarın dili, akıcılık vs. çok güzel. SPOİLER! Kitapta bir öğretmen var ve öğrencilerinin zenciler hakkındaki ırkçılıklarına karşı çıkıyor ve öğrenciler ondan nefret etmeye başlıyor. Sonra öğrenciler neo nazi olduğu için askeri bir kampa gidiyor. Bu arada kitapta öğrencilerin adı değil soy isimlerinin ilk harfi veriliyor. Kampa Z adlı öğrenci bir kıza aşık oluyor ve kimseye söylemiyor. Bunu günlüğüne yazıyor. N ile Z birbirine düşmandır. Öğretmen Z nin günlük tuttuğunu görüyor ve günlüğün olduğu kutuyu kırıp günlüğü okuyor. Z görevden geldikten sonra kutuyu kırık görünce N nin yaptığı sanıyor ve N yi öldürüyor. Sonra yargılanıyorlar.
Tanrısız Gençlik
Tanrısız Gençlik
Tanrısız Gençlik
Tanrısız GençlikÖdön Von Horvath · Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları · 20213,076 okunma
504 syf.
9/10 puan verdi
·
33 saatte okudu
"İnsanlara dikkat et Zeus, demişti. Onlar yeryüzünün en güvenilmez mahluklarıdır." . . Avrupa'nın kalbi Berlin'den Ege'nin incisi İzmir'e uzanan bu hikaye, bir zeytin ağacı kadar güçlü kök salmış Ahmet Ümit'in kaleminde. Bu sıkı kökler Pergamonlu bir ailenin soy ağacına da sarılmış, onları baş kahramanı yapmış bu mizansenin. Ve ortaya bu muhteşem yapıt çıkıvermiş. Kitap, bir polisiye romanından çok daha fazlası. Ana temanın etrafında budaklanan yan konular sere serpile okurun önüne titizlikle sunuluyor. Almanya'daki göçmen karşıtlığı özelinden genele gidilerek faşizm ve özgürlük gibi zıt kavramlar çarpıştırılıyor satır aralarında. Esas kısımda ise kendimizi mitoloji rüzgârının esintisine bırakıyoruz. Yer yer hikayeye müdahil olan Zeus'tan dinliyoruz kendi köklerinin hikayesini. Belki de ona en zararı dokunan 'hilkat garibeleri' mahluklar olarak azametini hissediyor, boynumuz bükük okuyoruz baştanrının yakınmalarını. Tüm bunları yaparken ise yüzümüzde en ufak bir utanç belirtisi yok. Başkomiser Yıldız Karasu'nun peşine takılıp harika bir tragedyanın kollarına atıyoruz kendimizi. Ustalıkla kurgulanmış, ilmek ilmek işlenmiş bu kitabı okurken sürekli Ahmet Ümit'in ne kadar iyi olduğunu düşündüm durdum. Olayları birleştirmedeki yeteneği, biçemi olsun gerçekten bir ustadır benim gözümde. Kayıp Tanrılar Ülkesi her yönüyle muazzam bir eser.
Kayıp Tanrılar Ülkesi
Kayıp Tanrılar ÜlkesiAhmet Ümit · Yapı Kredi Yayınları · 202320,4bin okunma
472 syf.
·
Puan vermedi
Gerçek olaylara dayanılarak yazılan bu roman bir büyüme hikayesi aslında.İsveç gibi bir ülkede yaşanan ırkçılığın, adaletsizliğin, hayvanlara yapılan işkencenin, doğaya yapılan acımasızlığın günbegün büyüme hikayesi. Roman geçimini rengeyiği yetiştiriciliğiyle sağlayan bir Sami ailesinin 9 yaşındaki çocuğu Elsa'nın kendi geyiğinin öldürülmesine tanık olmasıyla başlar. Tehdit edildiği, azınlığn bir parçası olduğu için de yıllarca kimin öldürdüğünü söyleyemeden, adaletin gerçekleşmesini umarak susar. Polislerin ya da köyü yöneten kişilerin devam eden bu rengeyiği katliamını "çalınan" olarak nitelendirmesiyle birlikte açılan tüm dosyalar kapanır. Yıllar geçer ve aslında "çalınan" ın rengeyikleri değil de insanların vicdanının, adaletin, görev bilincinin olduğunu görürüz. Değinmek istediğim noktalardan biri de kitabın muhteşem atmosferi. Sanki bir sinema filmi izliyormuşuz gibi İsveçin o soğuk atmosferini, o yaşamın zorluğunu yazar okuyucuya muazzam hissettiriyor. Diğer bir konuda o 31. bölümdeki yazarın okuyucuyu en hazırlıksız yakaladığı anda dumur etmesiydi. Hiç beklemediğim bir anda neye uğradığımı şaşırıp, kalbimizi kırdın Ann Helen hanımefendi. Bu acımasızlığı unutamayacağım. Hayvan haklarına, iklim krizine ve en önemlisi adalete inanan insanların mutlaka okuması gerektiğini düşünüyorum.
Çalınan
ÇalınanAnn-Helén Laestadius · Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları · 202411 okunma
Reklam
472 syf.
·
Puan vermedi
·
Beğendi
Çalınan / Ann-Helen Laestadius Çeviren: Yonca Mete Soy İsveç’in yerli halkı Samilerin yaşayış, gelenek ve göreneklerini anlatan, temelini yaşanmışlıklara dayandıran, anlatılan hikayedeki ayrımcılık, ır*çılığa varan fanatizm rengeyik istismarı le can acıtan bir hikayeydi #çalınan. İsveç’in kuzeyinde, geçimini rengini yetiştiriciliği ile sağlayan ailelerden biriydi Elsalar da. Rengeyikleri sadece geçim kaynakları değil ailenin bir ferdi gibiydi. Bir gün Elsa‘nın geyiği katledilir ve peşisıra birçok rengeyiği de. Sayısız şikayete rağmen kanunlar Sami ailelerin sesini duymaktansa güçlü olanın yanında olmayı tercih eder. ta ki Elsa bu haksızlıklarla mücadele etmeyi seçene dek. Kitaptan hemen sonra Çalıntı adlı filmi de izledim. Görsel şölen ve müzikler çok güzeldi; ancak kitaba oranla oldukça özet gibiydi. Kitapsa yer yer tekrar düştüğü hissi verdi; ancak hem İsveç edebiyatının durağan havası finale doğru biraz hareketlendi, hem de işlenen konu adaletsizlikler ve can istismarı olduğundan Elsa’nın mücadelesi nereye varacak diye kitap da film de kendine bağlamaya yetti okurunu ve izleyicisini. Mutlu bir hafta sonu olsun #alıntılarım “Sevmek öyle rastgele ağza alınmayacak kadar büyük bir sözdü.” “Gülmek zorundasın çünkü aksi taktirde için ölür. Bedenin her şeyi depoluyor, biliyorsun.” #tavsiye
Çalınan
ÇalınanAnn-Helén Laestadius · Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları · 202411 okunma
182 syf.
·
Puan vermedi
·
5 günde okudu
Acıya karşı hissiyatım yok artık. Bu hayattan hiçbir beklentim de yok!
Mavi kelebekleri bilir misiniz? Takvimler 1995’i gösterdiğinde Sırplar Bosna halkını emsali görülmemiş bir biçimde katleder. Soy kırmaktan çok daha öte bir katliamdır bu. İşkence, tecavüz ne varsa barındırır içinde. Ve öldürdükleri Bosnalıları toplu mezarlara gömmek üzere yine Bosnalı kamyonculara taşıtırlar. Onların sonu da farklı olmayacaktır,
Mavi Kelebek
Mavi KelebekMunise Demircioğlu · Arete Yayınları · 03 okunma
224 syf.
8/10 puan verdi
·
Beğendi
·
4 günde okudu
Rus Edebiyatının Aziz Nesin'i, Nikolay Gogol.
Arada böyle güzel öykü kitapları da okumak gerekiyor. Kitap Gogol'un sırasıyla; Neva Bulvarı, Burun, Portre, Palto, Bir Delinin Anı Defteri ve Fayton isimli altı adet öyküsünden oluşuyor. Gogol 1809 yılında Ukrayna'da doğmuştur. Soy isminden dolayı bir çok araştırmacıya göre Gogol Türk kökenlidir. Çünkü Slav dillerinde Gogol diye bir
Bir Delinin Anı Defteri - Palto - Burun - Petersburg Öyküleri ve Fayton
Bir Delinin Anı Defteri - Palto - Burun - Petersburg Öyküleri ve FaytonNikolay Gogol · Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları · 201955,5bin okunma
53 syf.
·
Puan vermedi
·
1 saatte okudu
Yazarın daha önce okuduğum Dr. Jekyll ve Bay Hyde kitabını daha çok beğenmiştim. Bu kitap beni pek tatmin etmedi, bir şeyler eksik kaldı sanki. Yarımada Savaşı (1808-1814) sırasında İspanyol ordusuyla birlikte savaşırken yaralanan genç bir İskoç subayı hastanede tedavi gördükten sonra hava değişimi için yoksul düşmüş soylu bir ailenin evine pansiyoner olarak yerleştirilir. Orada kendini akla hayale sığmayacak olayların içinde bulacaktır. Olalla, gotik edebiyatın kimi özelliklerini barındırır: Stevenson’ın yaman fırtınaların tozu dumana kattığı kıraç ve dağlık arazilerdeki viran bir konakta geçen öyküde yarattığı kasvetli atmosfer, soyunun günahlarının kefaretini ödemek için dünyadan elini eteğini çeken olağanüstü güzellikte bir genç kız, lanetlenmiş bir soy, sadizm… (Arka kapaktan)
Olalla
OlallaRobert Louis Stevenson · İş Bankası Kültür Yayınları · 20203,925 okunma
1.500 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.