Size daha sonra bu şiirler hakkında sorular sormak istiyorum, ama öncelikle ilk yıllarınızdaki tiyatrodan biraz daha bahseder misiniz? Rakipleriniz olmuştur mutlaka, değil mi? Şüphesiz vardı. En acımasızı Robert Greene’ydi. Ölüm döşeğindeyken yazdığı ve Henry Chettle adlı oyun yazarı bir arkadaşı tarafından Greene’s Groatsworth of Wit adıyla yayınlanan bir risalesi vardı. Burada beni “yeni-yetme bir karga” diye niteleme cüretini gösterip kendimi “ülkede sahneleri sallayabilen tek oyun yazarı” olarak gördüğümü söyledi. Bununla birlikte Greene, John Lyly kadar olmasa da, kendisinden komedi hakkında bir şeyler öğrendiğim Friar Bacon and Friar Bungay (Keşiş Bacon ile Keşiş Bungay) ve James IV (IV. James) gibi nispeten iyi oyunlar da yazmıştı. Lyly ise tarz sahibi bir yazardı. Özellikle Aşkın Çabası Boşuna gibi erken dönem komedilerimi o olmadan yazamazdım. Fakat sadece erkek oyuncuların olduğu kumpanyalarla çalıştığından kendisi gerçek bir rakip sayılmazdı.
İnsanların, kendim ve onlar hakkında yazdığımı anlamalarını istedim; yoksa derdim, içi terminolojiyle dolu tıp kitapları yazmak değildi.
Reklam
Freud’un “Ezeli Eros”u seksologlar ve mekanik porno tarafından budandı ve seks oyuncakları ile “oral seks” hakkında yapılan konuşmalarla basitleştirildi. Ona düşmanca yaklaşanların çoğu, kendileri ile ilgili rahatsız edici gerçekleri bastırıp sorunların yanıtlarını sosyolojide ya da siyasette aramayı tercih edenler…
Film yapmak seyirciler, festivaller, eleştiriler, söyleşiler demek de­ğildir. Film yapmak her gün sabahın altısında kalkmak demektir. Soğuk, yağmur, çamur demektir; ağır ışık malzemelerini taşımak demektir. Her şeyden öte, asap bozan bir meslektir ve her şey, ailen, duyguların, özel yaşamın da dahil her şey, ona göre ikincil konumda olmak zorundadır. Kuşkusuz, makinistler, işadamları veya bankacılar da işleri hakkında aynı şeyleri söyleyecekler ve bunda haklı da olacaklardır ama ben bu mesleği yapıyorum ve ancak onun hakkında yazabilirim. Belki de artık bu mesleği yapmamalıyım. Bir sinemacı için elzem olan şeyin sonuna geldim; yani sabretmenin.
Albert Einstein'ın görüşme yapmayı sevmediği iddia edilir Kısa bir denemesinde, " Kendini savunamayan birinin, hakkında söylenenler yüzünden, herkesin önünde hesap vermek zorunda kalması gerçekten üzücü ve tatsız bir durum." diye yazmıştı
Nükleer silahların çoğaltılması aleyhine demeçler vermesi , FBI'ın hakkında 1427 sayfalık bir rapor hazırlamasına neden oldu.
Reklam
Tek başına yaşayan pek sessiz biriydi; yatak odalarımız yan yana olmasaydı da bazen merdiven ve koridorda karşılaşmasaydık, birbirimizi belki hiç tanımayacaktık, sokulgan biri sayılmazdı çünkü, şimdiye kadar kimsede rastlamadığım ölçüde insanlardan kaçan biriydi, bazen kendisi için kullandığı isimle gerçekten bir bozkırkurduydu, benimkinden değişik bir dünyadan çıkıp gelmiş yabancı, vahşi, ürkek, hatta çok ürkek bir yaratıktı. Ne var ki, karakter ve yazgısının kendisini ne derin bir yalnızlığa sürüklediğini ve onun bu yalnızlığı nasıl bilinçli şekilde kendi yazgısı diye görüp benimsediğini ancak burada bırakıp gittiği notlardan öğrenmiştim, ama daha önce bazı önemsiz karşılaşma ve söyleşiler sonucu onu bir ölçüde tanımamış da değildim ve notlarına bakarak hakkında edindiğim izlenim, kişisel tanışmamızdan sonra bende oluşup bazı boşluklar içeren biraz silik izlenime temelde uygun düşmekteydi.
Sayfa 7 - YKYKitabı okudu
Mevlana’ya sorarsak,hayattaki tek ızdırabımız aslında kendi kimliğimiz hakkında bilgisizliğimiz.Asli vatanımızı unutmuşuz,bütün ızdırabın kaynağı bu.
78 öğeden 61 ile 70 arasındakiler gösteriliyor.