O. Pamuk endüstrisi ve yan sanayisi Şunu rahatlıkla yazabilirim: O. Pamuk bir endüstridir. Türkiye'de bir "Orhan Pamuk Endüstrisi" vardır: O. Pamuk bayileri, acenteleri, distribütörleri, garantili yedek parçaları ve de elbette yan sanayisi... O. Pamuk'un kitapları kadar o kitaplar hakkında çıkan kitaplar, o kitaplar üzerine yazılan sade suya tirit tezler, hiçbir eleştirel düşünce kırıntısı taşımayan makaleler, sipariş övgü yazıları vs. Bu durumu en veciz şekilde, "eleştirmeyen"lerin önde geleni, ülkemizin saygın "yüceltmen"i Emre Kongar ifade etmiştir: "Pamuk aslında romanlarını çok iyi tanıtan ve pazarlayan bir yazar. Kitapları daha çıkmadan önce, müthiş bir tanıtım kampanyası başlatılıyor ve çıktıktan sonra da bütün medya onunla yapılan söyleşiler ve yorumlarla doluyor. Bu saptamayı eleştirmek için değil ÖVMEK için yapıyorum. Keşke her yazar kendi kitapları için böyle kampanyalar yapabilse..." Eleştirinin yasaklandığı bir dönemde, "yüceltmen" Emre Kongar işini titizlikle başarmıştır. Bu eleştirilere tahammülsüzlükte yan sanayinin "ekmek kaygısı" da azımsanamayacak kadar önemli yer tutmaktadır. Herkes rızkının peşindedir ne de olsa!
Sayfa 115 - Orhan Pamuk "Eleştirememesi", Eleştirinin Yasaklanması ve "Yüceltmenler"Kitabı okudu
Muaviyenin hadis yazımına müdahalesi
Hadis yazma ve aktarma konusunda bir hayli ilginç ve düşündürücü olan bir girişim de, Muaviye’nin hile ve desisesiyle hilafeti ele geçirip Müslüman ümmetin başına musallat olduktan sonra “ilk üç Halife’nin methi ve övücü menkıbesiyle ilgili rivayetlerde bulunanlara beytulmalden ödül verileceği, dördüncü Halife- Ali b. Ebu Talib’in hakkında böyle nakillerde bulunacak olanlarınsa cezalandırılacağı” yolundaki resmî duyurusudur! Muaviye, vali ve çeşitli memurlarına resmî talimat göndermiş, ilk üç Halife’yi övücü hadis ve rivayetler aktaranlarım isimlerinin kaydedilip beytulmalden ödüllendirilmelerini istemişti. Bu talimattan sonradır ki menkıbelerle ilgili hadis rivayetlerinde ilginç gelişmeler oldu.
Reklam
İnsan ruhu hakkında Mars’tan daha az şey biliyoruz.
Sayfa 251 - Norgunk Yayıncılık, Nuri Bilge Ceylan.Kitabı okudu
-Hocam Türkeş ve Atsız ilişkisi hakkında bir şey söylemek ister misiniz? *- (...) Araları açıktı. Yani bu şundan ileri geliyor. Atsız politikadan hoşlanmazdı. "Siyaset taviz verme sanatıdır" derdi. "Türkeş bazı konularda taviz veriyor. Dincilere taviz veriyor. Nurculara taviz veriyor." derdi. (*Yücel Hacaloğlu konuşuyor.)
Sayfa 122Kitabı okudu
İnsanlar yalnız hayatlar yaşıyorlar ve kadın erkek ilişkilerinde bunu daha da güçlü hissediyorsunuz. Bu melankoli, yaşamın en hüzünlü taraflarından biri; bazen başka hiçbir şey hakkında film yapmaya değmez gibi bile geliyor. Belki bu şekilde kendimi iyileştirip hayata tutunabiliyorum, yoksa sanki her şey birden tepetaklak gidebilir.
Sayfa 129 - Norgunk Yayıncılık, Nuri Bilge Ceylan.Kitabı okudu
Nuri Bilge Ceylan ilk filmi hakkında konuşuyor:
Dostoyevski’nin bir sözünü hatırlıyorum: “Bir işe başlamaktan daha hayırlı bir şey yoktur.”
Sayfa 24 - Norgunk Yayıncılık, Nuri Bilge CeylanKitabı okudu
Reklam
İnsan düşünen bir varlıktır. Bazen doğrudan duyularıyla idrâk eder bir şeylerle karşılaşır, onları görür, işitir, dokunur, tadar veya koklar. Bunlar duyular iledir. Fakat bundan daha üst bir aşama da vardır. Yani gördüğü, işittiği, dokunduğu, kokladığı veya tattığı bir şey hakkında düşünür. Düşünmek, duyumsamaktan daha üstündür. Çünkü duyular doğrudandır. Örneğin; doğrudan görürsün veya bir şeyi yersin ve onu tatmış olursun veya onu koklarsın. Düşünmek ise fikrin hareketidir. Fikir hareketinde bir aşamadan bir diğer aşamaya gidiyoruz. Bir aşamadan bir başka aşamaya gitmek demek olan düşünmek, insanın en esaslı işidir.
Altmışlı yılların sonunda Nâzım Hikmet’in şiirleri için soruşturma açılmıştı. Bu soruşturma hakkında Akşam Gazetesi için yazılar derliyordum. Dönemin neredeyse bütün yazar ve şairleriyle bu soruşturma için fikirlerini paylaştıkları söyleşiler yaptım. Edip Cansever, Metin Eloğlu, Turgut Uyar, Kemal Tahir, Aziz Nesin, Ahmed Arif gibi. Yazı serisi haftalarca sürdü. Bu seriyi kitap yapmayı planlıyordum ama 12 Mart 1971’de sıkı yönetim döneminde polis ihbar üzerine arşive el koydu. Yılmaz Güney, Ruhi Su gibi birçok kişiyle birlikte ben de bir süreliğine tutuklandım. Edip Cansever, bu söyleşi için “ben sana telmihte bulunacağım” diyerek söze başladı. Şaka yollu ve samimi bir şekilde düşüncelerini paylaştı. Nâzım’a dair eleştirilere katılmayanlardandı o da. TÜRK şiirini övdü, her renkten şiirin ve şairin Türk şiirinde yeri olduğundan söz etti bol bol. Ben şairi değil, şiirini severim diyenlerdendi. Siyasi görüşlerine ve kişiliklerine göre ayırt etmiyordu kimseyi. Hayati Asılyazıcı Şiirli Anılar
-Ruh Adam romanı hakkında görüşleriniz nelerdir? Bu romanda söylendiği gibi Atsız Bey kendi hayatını mı anlatıyor? -Evet, o romanda ki Selim Pusat kendisidir. Devamlı bu romandan bahsederdi. Derdi ki; “Hasan bir roman yazıyorum. Sen onu göreceksin, çok önemli. O benim hayatım...”
78 öğeden 51 ile 60 arasındakiler gösteriliyor.