O giderken ne yapacağınızı bilirsiniz... Kara gün dostlarınızı arar, yaşamınızı alkol buğulu geyiklere gömer, on bin kitap, yüz bin film izlemeye çalışırsınız... Öğrenciyseniz, okulun en kazık dersine durduk yere niye kafayı takıp, nasıl tek vuruşta o dersi haklayabildiğinize kimse -kendiniz dahil- hiçbir anlam yükleyemez... Deli gibi halı sahada top koşturanlar; çeşitli kurslara yazılanlar; kibritten ev, şişe içinde gemi, marangozluk yapanlar; balık tutmaya kalkışanlar da olur... Bu, unutmaya çalışmanın hüzünlü bir deliliğidir... Onunla birlikte kendinizi de kaybetmeye çalışırsınız aslında... Kendinize " Yaşam devam ediyor, geçip gidecek" dersiniz... Unutur musunuz peki? Bu, zamanla ilgili bir şeydir... Parmağına çekiç vurmuş bir insanın, elini deli gibi sallayıp zıplaması, söz konusu acıyı asla geçirmez...
Genelde ne söyleyeceğini az çok bilen ben böyle bir etkinlikte söze nereden başlanır karar veremedim. Kısa ve öz olarak söylemekte fayda var o vakit. Kahramanmaraş 'ta 1K Buluşma etkinliği yapalım diyoruz.
Katılmak isteyenler bu ileti altına yorum yapabilir.
İlk buluşma olacağı için kitap önerilerini etkinlik yaptığımız zaman belirleyeceğiz.
Söz konusu buluşma için mekân "Kafkakahve" yi belirledik.
Adres: Şehit Abdullah Çavuş Mah. İsmet Karaokur Bulvarı Uğur Sitesi A Blok Altı Onikişubat ( Tekerek yolu üzerinde Tekerek Ayranpınar Market Karşısında)
Muhtemel Tarih: 22 Nisan Pazar
Saat: 14.00
Katılımcılar :
Henüz yeni öğrendiğim feci bir hadise.
Dindar, çarşaflı bir hanım kardeşimiz bir evlilik yapıyor. Eşi de inançlı biri. Fakat bir süre sonra aralarında anlaşmazlıklar çıkıyor. Nihayet boşanıyorlar. Boşanma neticesinde bunalıma giren hanım kardeşimiz intihar ederek yaşamına son veriyor. Eşi de bir süre sonra İslam dairesinden çıkıyor ve artık deist olduğunu söylüyor.
Bir aile helâk ediyor kendini. Boşanma sebeplerinden anladığım kadarıyla tamamen cehalet ve anlayışsızlık üzerine bina edilmiş 'Dindarlık' söz konusu.
İlimden, sevgiden, sabır ve anlayıştan yoksun bir ailenin ayakta kalması çok zordur.
Taşımakta olduğumuz yükü ağır tüm duygulara ithafen..
Abel Ah Yo, 'Ama ruhun yozlaşması diğer ruhlarla kurulan ilişkilerle bağlantılı' dedi ona her zamanki gibi. ' Bir yükün varsa bırak onu. Hem söz konusu yükü taşımayı sürdürüp hem de ondan kurtulamazsın.'
❝
Azerbaycan adının menşei konusunda farklı görüşler ileri sürülür. İlk görüş Azerbaycan adının Atropatena adından geldiği hususundadır. Aslında antik kaynaklarda Aras Nehri'nin güneyi Atropatena, kuzeyi Albaniya diye adlanırdı. Atropatena adı ilk kez Yunan tarihçi ve coğrafyacısı Strabon tarafından ifade edilmişti. Muhtemelen söz konusu adın temeli, M.Ö. 33l'de
Gaugamela mağlubiyetinden sonra Büyük İskender'in hizmetine giren İranlı satrap Atropat'ın adıyla bağlıydı. Dolayısıyla İskender'in ölümünden sonra bağımsızlığını ilan eden Atropat'ın adıyla Aras Nehri'nin güneyindeki bölgenin tamamı, onun ülkesi anlamında muhtemelen Atropatena adını aldı. Bu isim eskiçağ kaynaklarında Aturpatakan şeklinde görülürken, Süryani ve Bizans metinlerinde Adorbigan, Adarbigan, orta Fars dönemi eserlerinde Aturpatakan ve Adarbadagan, Arap kaynaklarında ise Adirbican, Azerbican ve Azerbaycan şeklinde telaffuz değişikliğine uğradı.
❞