Yıllar önce Dr. Spock adlı bir Amerika lı, annelere yeni doğan bebekleriyle ilişkileri konusunda öneri ler sunduğu bir kitap yayınlamıştı. "Bırakın ağlasın. Göreceksiniz iki üç gün ağlayıp sonra susacak, uslu, sizin kurallarımza uyan bir bebek olacak" diyordu Dr. Spock.
O yıllar bu kitabı okuyan annelerin bebekleri günlerce yataklarında haykırarak ağlamış, kusmuş, boğulacak gibi olmuş ama anneler doktorun önerilerine uyarak asla bebeğin yanına gitmemiş, onu kucağına almamış, sallamamış, ona ninni söylememişti.
Gerçekten de bebekler bir süre sonra susmuştu. Anneleri tarafından doyurulamayan bu bebekleri sonradan hayat hiç doyuramadı.
Biri size, "Bebeği kucağına alma, şımartma, bırak ağlasın" derse sakın kulak asmayın. Beynin gıdası ilişkidir. Bebeğin beynini aç bırakmayın.
10/10 değerinde bir eser daha okudum diyebilirim. Yazarın kafası o kadar güzel ki. En başta Ruhi Mücerret beyefendi dedemin güzel düşünceleri, varlığı ve dostu şirin mi şirin Avni Vav amcamdan bahsedeyim. Ruhi dedemiz 100 yaşında savaş gazisi ama sürekli ölmek istiyor buna üzülüyorum. Hatta sürekli tekrar ettiği mezar taşına şunu mu yazdirsam bunu mu yazdirsam varolan bir düşüncesi var ee bu da okuru üzüyor. Evlenecek genç kızların düğün arabasınin arkasına şunu mu yazdirsam bunu mu yazdirsam gibi heyecanı var ya aynı o hissiyata sahip dedemiz. Fakat bazen garip konuşuyor bunun sebebini de merak ediyorsunuz. Mesela niye durduk yere coca cola ya da Pepsi gecti derken hemen bizi yazar Civan Kazanova ile tanıştırıyor. Civan, zihin mafyasının eline düşmüş bir garip çocuk.Ana yok baba yok kardeş ölmüş kanser yeğen ve dul kalmış yengenin tek ailesi Civan. Reklam var dilinde sürekli reklam. Beyne yerleştirilen bir çip yüzünden hemde karmakarışık olan işler ve bağlanan sonuçlar. Eserde daha önce okumuş olduğum 'Korkma ben varım' dan enstantaneler de var. Mesela Korkut Üneli (Mr. Spock) ve Şerif Şibumu (Şebnem Şibumu) nun babası var. Hatta Gönül İşleri bakanlığı na da değiniyor. Çok lezzetli olmuş. Bu kısımda anladığım şudur yazarın sürekliliği ve devamlılığı ki gerçekten enfes bir ayrıntı benim için. Neyse uzatmayayım sonuç aynen şöyle gerçekleşiyor. Eşhedü Enla ilahe illallah ve eşhedü enne Muhammeden abduhu ve Resulühü. Ve şimdi reklamlar...
Doğduğumuz ev erde yazılır kaderimiz. Yıllar önce Dr. Spock adlı bir Amerikalı, annelere yeni doğan bebekleriyle ilişkileri konusunda öneriler sunduğu bir kitap yayınlamıştı. "Bırakın ağlasın. Göreceksiniz iki üç gün ağlayıp sonra susacak, uslu, sizin kurallarımza uyan bir bebek olacak" diyordu Dr. Spock.
O yıllar bu kitabı okuyan annelerin bebekleri günlerce yataklarında haykırarak ağlamış, kusmuş, boğulacak gibi olmuş ama anneler doktorun önerilerine uyarak asla bebeğin yanına gitmemiş, onu kucağına almamış, sallamamış, ona ninni söylememişti.
Gerçekten de bebekler bir süre sonra susmuştu. Anneleri tarafından doyurulamayan bu bebekleri sonradan hayat hiç doyuramadı.
Biri size, " Bebeği kucağına alma, şımartma, bırak ağlasın" derse sakın kulak asmayın. Beynin gıdası ilişkidir. Bebeğin beynini aç bırakmayın.
Katilbot günlükleri; suni, geliştirilmiş, organik parçaları ve mekanik eklentileri olan bir botun maceralarını anlatıyor. Klonları anlatan ‘Beni Asla Bırakma’yı aklıma getirdi, insanlar klonlarından rahatsızlık duyuyorlardı ve uzaklaştırıyorlardı çünkü ne olduklarına karar veremiyorlardı, vicdan ve etikle nereye oturtacaklardı? Star Wars’taki
Herkes, salt akılcılık ve sıfır duyguyla Mr. Spock gibi olsaydı, toplumlar şimdikinden daha iyi durumda olmayacaktı. Beyin için en iyisi, bir denge durumu, yani iç rakiplerin bir takım olarak çalışmasıdır.
Ben küçükken babamla da böyle yapardık (...) Yeni dünyaları ve türleri keşfe çıkan Kaptan Kirk ve Mr.Spock gibiydik. Gezegenler karşısında büyülenen Galileo ve Kopernik; o gezegenlerdeki yaşamları düşleyen Carl Sagan ile Stephan Hawking'dik