ilk adım duygularınizi fark etmeyi ve
onları kelimelere dökmeyi öğrenmektir. ""Üzgünüm.", "Öfke-
liyim." ya da "Șunu yaptğında beni incitin." gibi cümlelerde
sihirli bir şeyler vardır .Kendinize ya da bir başkasına duygularınızı tanımladığınız ve onları adlandırdığınız zaman bir adım
atar ve gaza basarsınız. İçinizden dişiniza bir șey çkarırsınız.
Bilinmeyeni bilinir hale getirir ve idarey'i ele geçirirsiniz. Çok
değerli bir kaynak oluşturursunuz; Duygularıniz, yakıtınizdır.
0 zamanki solcular okumamış mıydı Das Kapitaľ i ya da
Kavgam'ı?
Hayır, ben bunu tespit ettim. Bir kere dil bilmiyorlardı.
Okumadıkları bir yana, o yillarda fikir kulüpleri vardi, Bu ku-
lüpler insanların dövüldüğü ve kan revan içinde kaldığı yerler-
di. Buralardaki yanhış, bir dogmayı zorla başkalarına kabul et-
tirmeye kalkmaktı. Ben bunu çok aptalca buldum. Zaten çoğu
çok cahildi. Bir gün bana birisi şöyle bir soru sordu: Sağclar
ile solcular var ve bunların arasında kaldın. Kafana bir balta di-
secek Hangi tarafa devrilmey'i tercih edersin?" Ben, "Baltann
kafama düşmesini tercih ederim," dedim.
"Sence hafiza nedir?"
En ihtişamlı cevabı o vermiş, Hafıza șeytanın ta kendisidir" demişti. "Hatırlayarak ölüyü diriltebileceği gibi, unutarak diriyi öldürebilir insan. Ağılı bir kudret bu, korkunç bir beceri.""
Haklıydı.
Kararlarımız, kabul etmek istemesek de büyük ölçüde sosyal konumumuzla sağladığımız uyuma ve çevreye bağlıdır. Düşüncelerimizin büyük kısmi genellikle
önceden edinilmiş izlenimlerin ve etkileşimlerin doğal
bir sonucudur.