Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Şeyma Aksoy

“Film gibi değil mi? Yaşarken öyle değildi elbette. Üzerinden zaman geçince acısı bile yabancılaşıyor insana...”
Sayfa 214 - Artemis, TürkânKitabı okudu
Reklam
“Yalnızlığına, konforlu, karanlık alanına feminist kılıflar bulma. Karşındaki Serdar veya âşık olduğun bir adam olsaydı, mutluluğu o yuvayı kurmakta arayanlardan olacaktın.”
Sayfa 135 - Artemis, DeryaKitabı okudu
Şu anda bu satırları yazarken yine aynı duygular aynı ağırlıklarıyla gelip oturdular üzerime. İnsan hiç geçmeyeceğini sandığı o anların, günlerin, acıların geçtiğini anladığında keşke bu acısızlığı kutlasa, kutsasa... Oysa o acı geçip gittiğinde artık o kadar önemsiz bir hâle gelmiş oluyor ki, "Yaşasın, artık yerinde yok!" demek delilik gibi gelebiliyor ilk başlarda. Sonra her yeni sıkıntı kapıyı çalıp acının varlığını bir kez daha anımsattığında insan tadını çıkaramadığı kaygısızlık, sıradanlık için yanıp kavruluyor.
Sayfa 122 - Artemis, DönüşKitabı okudu

Okur Takip Önerileri

Tümünü Gör
Onlar öyleydi, ben böyleydim, haklıydım, haksızdım, yanlıştı, doğruydu, o yaptı, ben yapamadım derken nasıl da çarçur ediyormuş meğer insan hayatını.
Benim ‘keşke’lerim zift gibi bir yol kalbimde. Ve biliyorum ki, yaşadığımca duracak o yol...
Sayfa 7 - Artemis, DönüşKitabı okudu
Reklam
404 syf.
7/10 puan verdi
·
13 günde okudu
Ben, Kirke
Ben, KirkeMadeline Miller
7.9/10 · 33,8bin okunma
İki çocuğu vardı, ikisini de açıkça görememişti. Ama belki de hiçbir anne baba evladını gerçekten göremez. Baktığımızda sadece kendi hatalarımızın bir yansımasını görüyoruz.
Sayfa 318 - İthaki, KirkeKitabı okudu
En muhtaç durumdakilerin en nefret ettiği şey minnettarlıktır, sırf kendilerini yeniden iyi hissetmek için ilk fırsatta saldırırlar.
Sayfa 269 - İthaki, KirkeKitabı okudu
Çocuklar, biri diğerinin yerine geçebilecek tahıl çuvalları değildir.
Sayfa 257 - İthaki, KirkeKitabı okudu
Reklam
NASIL'ını anlıyorum: NEDEN'ini anlamıyorum. Daha önce de pek çok kez olduğu gibi, yoksa ben deli miyim, sorusu geçti aklından. Belki de, deli dedikleri tek kişilik bir azınlıktı. Bir zamanlar dünyanın güneşin çevresinde döndüğüne inanmak nasıl delilik belirtisi olarak görüldüyse, şimdi de geçmişin değiştirilemeyeceğine inanmak delilik belirtisi olarak kabul ediliyordu. Bu inancı bir tek kendisi taşıyor olabilirdi ve eğer öyleyse, o zaman delinin tekiydi. Ama deliliği pek dert etmiyordu, onu asıl ürküten yanılıyor olabileceğiydi.
Sayfa 93 - CanKitabı okudu
561 syf.
6/10 puan verdi
·
49 günde okudu
Okuduğum ilk Ahmet Ümit kitabıydı. Bundan öncesinde bir kere başlayıp yarım bırakmıştım. Eğer mitoloji sevmiyorsanız ya da mitoloji hakkında bir bilginiz yoksa benim gibi uzun bir süre akıcı gelmeyen bir kitap ama Osmanlı tarihinden sonrası daha akıcı ilerliyor. Çok fazla tarihi bilgi ve tarihi eser betimlemesi kitabın polisiye türünü baskılamış öyküleyici anlatımı da olmasa bir tarih kitabı okuduğunuzu düşünebilirsiniz. Katili bulmak için gösterilen çaba, bulunan deliller fazla basit ve katilin kim olduğuna dair merak uyandırmıyor. Kitabın yarısından sonra katilin kim olduğunu tahmin edebiliyorsunuz. Alırken beklentim çok yüksek olsa da maalesef sadece bitirmek için okumaya devam ettiğim bir kitap oldu.
İstanbul Hatırası
İstanbul HatırasıAhmet Ümit · Everest Yayınları · 201935,3bin okunma
Ellerini Allah’a açmıştı Sultan. Onu hiç terk etmediği için. Kendi tebaası bile dudak bükerken ona. Herkes başıyla değil, yaşıyla ölçerken onu... Kendi vezirleri bile güvenmezken... An gelmiş kendi babası bile kararsız kalmışken... Herkes bu deniz geçilmez, bu surlar aşılmaz, bu kent alınmaz, bu hayal gerçek kılınmaz derken.. Allah, hep yanında olmuştu onun. Hep inanmıştı bu genç hükümdara. Bu genç hükümdarın cesur fikirlerine. Çünkü Allah cesurları severdi. Hunların, Avarların, Arapların, Acemlerin, Latinlerin gösteremediği cesareti gösterdiği için, geçilmez denen denizleri geçtiği, aşılmaz denen surları aştığı, alınmaz denen kenti aldığı için...
Sayfa 405 - Everest, Fatih Sultan MehmetKitabı okudu
“Evet, ruhun yarası hiçbir zaman tam olarak kapanmıyor. Beden daha çabuk onarıyor kendini. Kalbin attığı sürece vücut iyileşebilir. Oysa ruhun bir kez darbe aldı mı, o yara dikiş tutmuyor. Sonuna kadar kendi kendine kanamayı sürdürüyor. Ama öte yandan, hayat da devam ediyor. Ben yeniden başlayamam sanırdım. Başka bir kadın olmaz, başka birini sevemem sanırdım. Oluyormuş...”
Sayfa 262 - Everest, NevzatKitabı okudu
34 öğeden 16 ile 30 arasındakiler gösteriliyor.