Tutunamayanlar Bu kitabı okurken; her bir sayfasını alıntılamak istedim. Her bir cümle içime dokunuyordu.
"Eve dönmek beni, ne pahasına olursa olsun yaşamak isteyen bir solucan yapıyor. İnsanların, Güneşin ve hareketin olduğu yerde ölüm kavramına daha kolay dayanabiliyorum. Eve dönünce duvarlara, eşyaya sinmiş olan karanlık düşüncelerim üzerime saldırıyor: ölüme evde katlanamıyorum. Oysa evde ölmek istiyordum. Ne istediğimi bilmiyorum artık, sayın insanlar! Beni affedin!"
"Sokaktaki ölümden kaçmıştım şimdi evdeki ölüme dayanamıyordum yatağa uzandım düşünmeye başladım: Nerede ki ölüm daha iyi? Sokakta ölmek daha güzel; gene de evde ölmek istiyorum."
"Ölümümü gazeteden öğrenmelerini istemiyorum ya da hiç duymayacaklar. Aylar sonra öldüğümü bilen birinden öğrenecekler. Ne var ne yok diyecekler, iyilik sağlık diyecekler. Selim nasıl? diyecekler. Hayretle yüzüne bakacaklar duymadınız mı diyecekler. Daha sonra daha ne var ne yok diyecekler iyilik sağlık diyecekler. Sıradan bir ölüm: iki iyilik sağlık arasında kalacak. Ölünce belgeler de kalmayacak geride. İsteseler de öğrenemeyecekler. Nasıl bir insandı diyecekler. Sizden iyi olmasın çok iyi bir çok iyiyiz diyecekler ne de gençlik resimleri çocukluk resimleri bebeklik resimleri şuralarda bir yerlerde olmalı diyecekler."
"Baharda ölmek istiyorum."
"Tanrım diye düşündüm ilk defa. İlk defa, Tanrım dedim: bıraksınlar beni artık..."
İnsana yaraşır bir ölüm, boyun eğilen bir ölüm, güvenerek düşünülebilen bir ölüm olmamıştı. "Bir sürü aptalca hata yaptım." dedi. "Hayatta hata yapılıyor. Yaşlılığın asıl yükü pişmanlıklar..."