Hayatta hep kendimizi harcarız. Gün geçtikçe kendimizi yiyip bitiririz. Fakat çoğu zaman kendimiz uğruna olmaz bu uğraş. Hep başkaları, hep bize yakın olan yabancılar için yaparız bunu. İnsanlar yarın ölüp ölmeyeceğini bilmez. Yakıp yıkarak, birbirlerini üzerek yaşar. Bu sebeple de ruh elbet derin bir karanlığa gömülür. En sonunda ise kırık kalp atmaktan yorgun düşer ve perdenin kapanması ile sonlanan bir tiyatro oyunu misali sona erer. Geride ise sadece buruk ve yürek yakan bitiş kalır.
Düşüncelerimizle, kanımızla içimizde oluşturduğumuz görünmez adalet dışında başka bir adalet olduğuna inanıyor musun? Hayır, cevabını ben vereyim, hayır!
Bilgi meselelerinde ‘körlük hata değil, tersine yetidir’, iyi niyet bir suçtur, çünkü utanmayı ve incinmeyi dikkate alan, açığa çıkarılanın çığlığından, çıplaklığın çirkinliğinden korkan biri hiçbir zaman o son gizemi keşfedemez.