Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur
Alışveriş
Keşfet
Kitaplar
Yazarlar
Okurlar
1000Kitap Android UygulamasıÜCRETSİZ – Google Play'den indirin
1000Kitap iOS UygulamasıÜCRETSİZ – App Store'dan alın
ŞartlarGizlilikTopluluk KurallarıHakkımızdaReklam VerinİletişimKütüphanecilerDizinlerÇerez Politikası
©2024 · 1000Kitap Web Uygulaması · 2.36.25
Spoiler sayılabilecek ifadeler içerir.
İngilizcem orta seviye ve bu kitap da okuduğum ilk ingilizce kitap.Anlama konusunda herhangi bir sıkıntı yaşamadım, sade ve anlaşılabilir bir dili var yani.Hatta kitabın dili o kadar sade ki gerçekten herkes fazlasıyla sizden biri gibi.
Kitapta Charlie'nin tanımadığı birine gönderdiği mektupları okuyoruz.Mektuplarda charlie günlük hayatını, düşüncelerini ,aile yapısını, arkadaşlarını ,anılarını vs anlatıyor.Karakterden bahsedecek olursak Charlie bugüne kadar okuduğum en düşünceli, en tatlı, en hassas karakterlerden biri.Okurken yaaa diyerek yanaklarını sıkasım geliyor o derece .Ama bir de bunun şöyle bir yan etkisi var. O kadar düşünceli ki çoğunlukla kendi hislerinden feragat ediyor diyebiliriz.Yani oldukça pasif agresif davranışları var.Mesela sırf hayır diyemediği için hoşlanmadığı bir kızla sevgili oluyor.Hatta hoşlandığı kız için beslediği hislerini bastırıyor. Oldukça da iyi bir arkadaş; sırf arkadaşlarının iyiliği, mutluluğu için kendi istemediği bir şeye tahammül edebiliyor.Anlayacağız sürekli kendinden veriyor, fedakarlık yapıyor.
Bir de şunu söylemeden geçemeyeceğim.Doğal ve gerçek bir aile hayatı var.Annesi de babası da kardeşleri de mükemmel değil mesela, onları bu kadar gerçek yapan da bu.Ama sonuç olarak birbirlerini seviyorlar ve o kadar sade, doğal, içten gelen bir sevgi ki.Bazen okurken oturup ağlamak istedim.Aynı şey arkadaşlık sevgileri için de geçerli ,gerçekten diyebileceğim tek şey çok tatlı oldukları.Çok saf, çok temiz.
Genel düşüncem ise güzel, dinlenmek için yavaş yavaş okunabilecek, çerez bir kitap olduğu.Ben sevdim.
Uzun zamandır insan ilişkilerinde geri planda duran, duygularını farklı bir şekilde ifade eden (insanların anlayamayacağı kadar ince bir şekilde) , davranış olarak harekete geçmekte zorlanan ve kendi isteklerinin önüne sevdiklerini koyan bir karakter okumamıştım. Charlie'nin liseli bir genç olarak yaşadıklarını mektuplarla okumamız aşırı
Romandaki tüm anlatılara ana karakterimiz Charlie'nin gözünden ve yazmış olduğu mektuplardan tanık oluyoruz. Charlie henüz daha liseye yeni başlamakta olan bir genç. Geçmişten gelen kimi travmaları var ve bunların yarattığı psikolojik sıkıntıların eşiğinde oldukça çekingen bir karaktere sahip olduğu için yeni başlayacak hayatına oldukça karamsar bakmakta. Okulun ilk günlerinde yaşadığı akran zorbalığı ve dışlanma onun bu karamsarlığını çok da haksız çıkarmıyor. Onun hayatını kolaylaştıran karakterlerden birisi Edebiyat Öğretmeni (ki bizim bu tarz gizil güçlerimiz vardır :) ), diğerleri de yeni tanıştığı Sam ve kardeşi Patrick. Herkesin onu dışladığı bir okulda bu iki kardeş Charlie'nin hayatını bir anda değiştiriyorlar. Charlie onlar aracılığıyla arkadaşlık, eğlence, alkol, uyuşturucu, aşk ve cinsellik ile tanışmaya başlıyor. Kendisinin bile hayal edemeyeceği bir sene hızlıca akıp giderken Sam ve Patrick liseden mezun olup üniversite hayatına geçiş yaparken geride kalan Charlie için okul artık eskisi kadar çekici gelmiyor ancak artık yaşadıkları sayesinde daha kendine güvenen ve kabuğundan sıyrılmış bir Charlie var. Açıkçası romanın başlarında inanılmaz bir merakla, elimden bırakmak istemeden okudum ancak yarısına geldiğimde bir müddet sonra kitap benim için aynı heyecanı koruyamadı. Lise çağındaki öğrencilere daha çok hitap edeceğini düşündüğüm bir konuya sahip olsa da içerisinde çok fazla cinsellik, uyuşturucu ve alkol gibi unsurları barındırdığı için o çağdaki gençlere tavsiye edebileceğim bir kitap olma niteliğini yitiriyor. Okumazsanız çok şey kaybedersiniz diyemem, seçim tamamen size kalmış. :)
#hayaliarkadaş #imaginaryfriend #stephenchbosky
Herkese merhabalar uzun zamandır beklettiğim bu külçe gibi kitabı bitirdim külçe gibi diyorum çünkü hem küçük yazı hem de 798 sayfa. Biraz benim için challange gibi oldu. Üstelik mahşeri okurken başladım ki 1700 sayfa o da.
Christopher ve annesi Kate, Kate'in erkek arkadaşından kaçıyorlar ve
He is just like me fr
Öncelikle, uzun zamandır bir roman okumayı bitirmeyi başaramıyordum, bu kitap benim geri dönüş kitabım gibi bir şey oldu, çok mutluyum o yüzden. Çok eskiden filmini izlemiştim, ama tamamen unutmuşum.
Ana karakter içe dönük, çok fazla analiz eden ve düşünen, olayların merkezinde olmaktan çok geri planda kalan, hayata "katılmayan", sevdiği insanlara -bazen olması gerekenden çok- kendine özgü stiliyle sevgi ve ilgi veren birisi. Yani bir wallflower, duvar çiçeği ya da çevirideki ismiyle saksı. Kitabın kısa mektuplar şekilde yazılmış olmasının onu akıcı yapmasının yanında Charlie'yi kendimle çok bağdaştırdığım için kısa bir süre içinde okumayı tamamladım.
Kitapta edebiyat öğretmeni Bill'in okuması için Charlie'ye verdiği kitaplar da çok güzel, onlara da bakmayı istiyorum. Filmini de hatırlamak için izleyebilirim.
Harika olmasa da güzel bir deneyimdi. 8/10
Yeni Stephen King
Şahsen kitap arkasındaki yorumları pek takmam. Yeni Stephen King yakıştırmasını görünce abartının bukadarı diyip gülümsedim. Fakat okumaya başlayınca acaba Stephen King farklı bir isimle kitap mı yazmış dedim . Zaten yazarda etkilendiği kişiyi daha kitabın başında söylüyor. Kitaba gelirsem kitap çok sürükleyici ve eğlenceli . Tuğla gibi kitap ama sıkmıyor korku sever herkese öneririm.
Bazen bu kitabı gece gece korku kitabı olduğunu unutarak okuyorum. Ama problem bu da değil bi de inatla evde kimse yokken okuyorsun. (Kitabı okurken bazen ingilizce seviyem yetmiyor. Sanırım yazar karakter isimlerini zor okuyalım diye böyle seçti...)
cok guzel bir kitapti artik gpeceleri Charlie gercek olmadigi icin agliyorum
İlk olarak kitap cok hızlı okunan ve okurken kendinizi hikayenin içerisinde hissedebileceğiniz bir kitaptı okurken gercekten cok keyif aldım.
Charlie cok gerçekti ve gercekten hayatımda var olduğunu hissettim sanki. onun duygularını, heveslerini, durmadan düşündüğü anları, okuduğu kitapları yorumlanmasını, huzursuz hissettiği zamanları... Charlie nin hayatını okumak gerçekten cok safe hissettirdi. arkadaşlarının, ailesinin değer verdiği insanların hayatlarını kendi hayatının önüne koymasını üzülerek ve onu anlayarak okudum. KİTABİN SONUNA GELİRSEK ALLAHİMM asla boyle bisey beklemiyodum ve gercekten o kadar uzgunum ki Charlie yi gercektem cok seviyorum ve okadar gercekmis gibi hissettiriyor ki ne yazacagimi bilemiyorum. cok uzuluyorum sam ile beraber oldukları o son sahnedeki hali aklima geliyor ve cok uzuluyorum ve hala daha helen teyzeye empatiyle yaklasmasinj okuyoeum ve daha cok uzuluyorm. psikiyatristin surekli cocukluguyla ilgili sorular sordugunu ve Charlie'nin buna anlam veremediginj hatirlatip biraz daha uzuluyorum.
kitaptaki (craig haric) diger karakterleri de cok sevdim sam in gercekrwn cok tatli ve ozel biri olduğunu dusunuyorum. patrick ve brad a de uzuldum. bu kitap beni uzdu ya mutsuz hissediyorum ama cok guzel kitaptı.
aslında buraya bir sürü şey yazmak istemiştim ama şuanda hiçbirini toparlayamıyorum. yalnızca artık charli'den mektup almayacağım için çok üzgünüm. kitabı tahminimden çok daha fazla içselleştirdim ve ister istemez eskiye gittim. sonunda o tünelden ben de geçtim, rüzgarın karşısına dikildim ve Charlie gibi sonsuz hissettim. kitabın içindeki şarkılarla birlikte okudum ve bazen to young too young dinledim. bence Charlie dinlese bu şarkıyı da çok sevip kasetlere eklerdi.
Bu kitabla bağlı xronoloji ardıcıllığım belə idi: əvvəlcə filmin adını öyrəndim, adı diqqətimi cəlb etdi, daha sonra kitabı rastıma çıxdı, kitabı oxumağa başladım, arada filminin fraqmanına baxdığım üçün təkrar oxuma maraqlanıb davam etdim, düşündüyümdən daha sakit və eləcə də baş qəhrəmanın düşüncəli və bir o qədər də söhbəti tuta bilməyən biri olduğu gördüm (눈치 없어요). Filmini hələki izləmək fikrim yoxdur, gələcəkdə də ümidvaram ki, izləmərəm. Belə
Kate, oğlu Christopher'ı da alıp, şiddet uygulayan sevgilisi Jimmy'den kaçmak adına küçük bir kasabaya yerleşir.
Yeni hayatlarına alışma sürecine Christopher'ın aniden kaybolması ve 6 gün sonra kasabalı bir genç kız tarafından bulunması derin bir iz bırakır. Christopher artık eskisi gibi değildir. Okul hayatı hiç parlak olmayan Christopher artık çok zeki bir çocuktur. Şansı da açıktır. Annesine tüm borçlarının arasında -her cuma deneyip de hep kaybettiği- piyangodan ikramiye kazandırır, çıkan parayla güzel bir evin de sahibi olurlar. Fakat Christopher için de Kate için de işler yavaş yavaş tüm kasabayı etkisine almaya başlayan lanetli ve karanlık bir hikâyenin ortasına düşmeleriyle çığrından çıkar...
Çok zorlandım okurken. Depremin acısıyla adapte olamayışım vardı, bir de konu ilerledikçe karışması -neredeyse her karaktere hikaye iliştirilmesi, bunun da romanın güncel kısmına her dönüşe ket vurmasıyla- uzaması, fantastik kurgusunun sağ gösterip soldan vurmaya çalışan temasında resmen boğulmama sebep oldu. Yok fısıldayan kadın, yok iyi adam... Hz. Meryem'den tutun da haspolmuş ruhlara kadar el atmış yazar. Kalın, külçe gibi bir kitap çıkaracağım diye güzelim hikayeyi sıkıcı bir maratona çeviren yazarın kalemine diyecek sözüm elbette yok. Çeviri de, anlatım da harikaydı. Sadece... Daha, çok daha kısaltılabilirdi. Konu, 800 sayfayı kapsayacak bir hikayeden beslenmiyordu... Ama okudum ;)
Saksı Olmanın Faydaları
Ne diyeceğimi bilmiyorum. Uzun zaman sonra kendimi bulduğum, sanki kitabın baş karakteri benmişim gibi hissettiğim bir kitap. Çok güzeldi... Ne diyeceğimi gerçekten bilemiyorum. Mutluluğumu nasıl kelimelere diyeceğimi bilmiyorum. Sadece kitabı düşünüp ağlamak istiyorum.