Daha önce de dediğim gibi erdem, dostluğu cezbeder. Böylece o, parıltısına kapılan benzer zihinlerle buluşup bir araya gelebilir. Elbette bu birliktelikten filizlenen şey de sevgi olacaktır.
Yakalamak istediğimiz her şey başkaldırıyor bize; her şeyin, yenmek zorunda olduğumuz, düşmanca bir iradesi var. Halkların hayatında, tarih, bize savaşlardan ve ayaklanmalardan başka bir şey göstermiyor. Barış yılları rastgele gerçekleşmiş, kısa sessizlikler ve araları gibi görünüyor. Nitekim, insan hayatının, yoksulluk ve cansıkıntısı gibi soyut felaketlere karşı açılan bir savaş olmakla kalmayıp, aynı zamanda öteki insanlara karşı açılan bir savaş olduğu da anlaşılıyor. Her yerde bir düşman çıkıyor karşımıza; hayat, silah başında öldüğümüz sürekli bir savaştan başka bir şey değil.
Sabahtan akşama kadar ikinci kattaki o daracık odada yorganın altına gömülerek eski dergileri okumaktan ibaret aptalca yaşantım, intihar etme hevesimi bile yok etmişti.
… hizmetçiler ve uşakların benimle sürekli acıklı şeyler paylaşmalarına bozulurdum. Naif birini bunlara maruz bırakmanın, insanın işleyebileceği en çirkin ve sefilce suç olduğu düşüncesini şimdi bile taşıyorum.