Süfyân-ı Sevrî Hazretleri’nin genç yaşta beli bükülmüştü. Sebebini soranlara şöyle derdi:
“–Kendisinden ilim tahsil ettiğim bir hocam vardı. Vefâtı esnâsında ona telkinde bulunduğum hâlde bir türlü kelîme-i tevhîdi söyleyemedi. İşte bu hâli görmek, benim belimi büktü.”
“Bir kişi yanlış bir iş yapar, kardeşi olduğunu iddiâ eden diğeri de onu nezâketle îkâz etmezse, bilin ki onun muhabbeti Allah için değildir.
Şâyet Allah için olsaydı, Allâh’a âsî gelen kimseyi, onun anlayacağı bir üslûpla îkaz ederdi.”
*Süfyân-ı Sevrî
“ben sultanların zulmünden korkmuyorum. Fakat beni kendi dünyalarına yanaştırmalarından, kalbime sevgilerini koymalarından korkuyorum. Onlara meyledersem, hatalarını da görmemeye başlarım çünkü.”
Süfyan-ı Sevri (v. 161/777) çok ibâdet eder ve tok olurdu. Doyduğu zaman şöyle derdi: "Karayı doyur ve döv; çünkü kara eşektir." Sonra ibâdete kalkardı. Bundan büyük bir zevk alırdı.
Birisinin şöyle dediği söylenir: "Bir keresinde Süfyân-ı Sevri'yi gördüm. O kadar çok yemek yedi ki, ondan nefret ettim. Sonra kalkıp o kadar çok namaz kılıp ağladı ki, ona acıdım."
Çok yeme hususunda Süfyân'a uyma. Ona çok ibâdet hususunda uy. Sen Süfyan değilsin. Nefsini onun doyurduğu gibi doyurma; onun nefsine hâkim olduğu gibi sen nefsine hâkim olamazsın.