Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur

Şükrü Üstündağ

Seyid el-Celil şeyh Abdülvehhab el-Hassâfîyye
Eğitim alanındaki hikmetli yöntemlerinden bazılarını hatırlıyorum. Öğrenci arkadaşlara ihtilaflı ve şüpheli hususları çok tartışmalarına, misyoner, mülhit veya inkârcıların sözlerini halkın önünde dillendirmelerine asla müsamaha etmezdi. Onlara: "Bu tür konuları, kendi özel toplantılarınızda tartışın. Genelin önünde onları Allah'a yöneltecek ve bu yolda icraata sebep olacak şeyler konuşun. Aksi takdirde onlardan birinin içine şüphe düşebilir ve bundan nasıl kurtulacağını şaşırıp itikadı sarsılabilir ve bunun müsebbibi de siz olursunuz." derdi.
Reklam
361 syf.
·
Puan vermedi
Od
Odİskender Pala
8.7/10 · 41,5bin okunma

Okur Takip Önerileri

Tümünü Gör
Dava ve Davetçiden Hatıralar
Dava ve Davetçiden HatıralarHasan el-Benna
9.3/10 · 43 okunma
112 syf.
·
Puan vermedi
·
6 günde okudu
Cinayet
Neler olup bittiğini kitabın sonuna doğru daha iyi anlıyorsunuz.Son 15 sayfa çok iyi yazılmış.İnsanların bile bile işlenecek olan bir cinayette sessiz kalmalarından bahsediyor.Kitabın son sahnesi çok iyiydi.
Kırmızı Pazartesi
Kırmızı PazartesiGabriel Garcia Marquez · Can Yayınları · 202177,5bin okunma
Reklam
368 syf.
·
Puan vermedi
·
18 günde okudu
Usulü zayi eden vusülden mahrum olur dediler
Dünyadaki her işin bir metodu olduğu gibi islama davetinde elbet belirli metodları vardır.Kitap,okuyucuya bu metodları ayrı ayrı işleyerek anlatıyor.Kendini ilmi yönden hazırlamadan,yaşantısıyla örnek olmaya çalışmayan birinin davette başarılı olamayacığını ifade ediyor.Hocalardan ziyade kalbinde iman ateşi yanan her mü'minin okuması gereken bir kitap..
Rasulullah'ın İslam'a Davet Metodu
Rasulullah'ın İslam'a Davet MetoduAhmet Önkal · Hikmetevi Yayınları · 2019212 okunma
İslâmî faaliyetlerin metodu, reddetmek, itham etmek, yıkıci tenkit ve dedikodularda bulunmak, alâkayı kesmek değildir; bilakis anlatmak, anlaşmak, ikna etmek, esasa taalluk etmeyen anlaşmazlıkları büyütmeden, müşterek noktalarda birleşerek. hareket ve faaliyeti yürütmektir. Böyle yapıldığı takdirde, zaman gösterecektir ki bir takım gayr-i İslâmî yaşayış ve düşünceleri olanlar, kendileriyle beraber ihlâs ve samimiyetle çalışanları örnek alarak onlara ittiba edecek, onların seviyesine geleceklerdir. İslâmî davet yolu, onu-bunu kötüleme, onunla-bununla uğraşma yolu değildir. İslâmî davet yolu, Allah'ın rızasını talep ederek, Rasûlüllah'ın izinden giderek, O'nun davet metotlarını uygulama yoludur.
Sayfa 239Kitabı okudu
Selam Olsun
Rasûlüllah'ta bütün inananlar, hususuyle davetçiler için üsve-i hasene vardır, nümûne-i imtisal vardır. Allah ve Rasûlüne itaat eden, Allah'ın yolundan, Rasûlünün izinden giden, hayatında da, davetinde de Sünnet'e ittiba edenler, O'nun metodunu uygulayan, O'nun davetini yollarına nûr kandili tutanlar, hidâyete erecek, hidâyete vesile olacak, necaha kavuşacak, kurtuluş yolunun önderleri olacaklardır.Allah'ın nusret ve inâyeti, tevfik ve hidâyeti, Rasûlüllah'ın S. Sünneti'ne ittiba edenler üzerine olsun. Amin!
Sayfa 188Kitabı okudu
Tedricen( Peyderpey-Yavaş yavaş)
Hz. Peygamber, bu kendi metodunu uygulamalarını davetçilerden de talep ediyordu. Hz. Muâz'ı Yemen'e gönderirken Yemen halkını önce şehadete, bunu kabul ederlerse beş vakit namaza, bunu da kabul ederlerse zekat vermeye davet etmekle emretmişti.Burada en mühimden itibaren tedricî bir sıralama vardı. Hepsi birden bir anda mükellefe yüklenmemiş, böylece daha başlangıçta teklifleri çok görerek onların ürkmemeleri temin edilmişti.Zira Hz. Peygamber, yakînen biliyor ve tatbikatıyla gösteriyordu ki tebliğde, muhtevada tedrice riâyet, çok önemli bir husustur.
Sayfa 199Kitabı okudu
Diğer devletlere gönderilen mektupların orjinalleri mevcud
Rasûlüllah ashabından bazı kimseleri tayin ve tespit ederek yazıp mühürlediği İslâm'a davet mektuplarıyla komşu devlet hükümdarlarına ve kabile reislerine elçi olarak gönderdi. Bizans, İran, Mısır, Habeşistan, Ġassân, Hîre, Bahreyn, Umman, Dûmetu'l-Cendel, Necran gibi ülkelere, Bekr b. Vâil, Benů Cuzâme gibi pek çok Arap kabilelerine Hz. Peygamber'in gönderdiği bu mektupların bir çoğunun -memnuniyetle kaydedelim ki- metnine, hatta orijinaline sahip bulunuyoruz. (Bu konuda Muhammed Hamidullah'ın "Mecmuatu'l-Vesâiki's Siyâsiyye" adlı çok kıymetli çalışması gerçekten her türlü takdir ve ilim adına teşekküre lâyıktır. Okuyucu, Rasûlüllah'ın İslâm'a davet mektupları için bu kitaptan 42-253 sahifelerini mütalaa etmelidir.)
Sayfa 173Kitabı okudu
Reklam
İslamda cebr yoktur
Bir keresinde Lât ve Uzzâ putlarına ait mabetler civarında oturan bir kabileye Hz. Peygamber'in gönderdiği bir seriyye, Medine'ye esirlerle dönmüştü. Esirlerin şikâyeti veya Hz. Peygamber'in bizzat ilgilenmesiyle kabile mensuplarına davette bulunmaksızın aniden baskın yapıldığı ortaya çıkınca Hz. Peygamber, fevkalâde üzüldüler ve seriyyeye katılanlara esirleri alıp yurtlarına götürme ve orada davette bulunma emri verdiler. Buna benzer bir hadise de zâhid halife Ömer b. Abdülaziz devrinde cereyan etmiş, İslâm orduları komutanı Kuteybe b. Müslim, Semerkand dolaylarında yaptığı ani hücumlarla fütûhatta bulunmuştu. Semerkand halkı, kendilerine İslâm, cizye veya savaştan biri teklif edilmediği için bir heyet göndererek halifeye zulme uğradıklarından bahisle şikâyette bulundular. Emîru’l-mü’minîn meseleyle bizzat ilgilendi ve valisine durumu tahkik etmesi emrini yazdı. Tahkikat neticesinde görevli kadı, İslâm ve düşman ordularının fetihten önceki hallerine dönmelerine, usûlüne ve şer'e uygun şekilde yeniden hareket edilmesine hükmetti. Ancak ahali, gördükleri adalet ve hüsn-ü muamele sebebiyle mevcut duruma razı olduklarını bildirdiler ve bu hadise onların severek İslâm'a girmelerine sebep teşkil etti.
Sayfa 161Kitabı okudu
İslam tüm insanlığa gönderilmiştir
İslâm cihânşümûl bir dindir; bir kavmi, bir kabileyi, bir milleti ıslah için vazolunmuş millî bir din değildir. O, bütün bir beşeriyetin hidâyetini hedef alır. İnsana insan olması yönüyle büyük değer verir ve bir tek insanın bile dalaletten kurtarılması O'nun nazarında çok değerli mesut bir hadisedir. Bu hidâyete delalet eden kimse, hayırların en büyüğünü işlemiş, ecirlerin en büyüğüne nail olmuştur. İki ayrı vesile ile Hz. Peygamber'in Hz. Ali'ye dediği gibi bir mü'min için kendi eliyle tek bir kişinin hidâyet bulması, onun için kızıl cins develere sahip olmasından ve üzerine güneş doğan her şeyden³14 daha hayırlıdır. Bu sebeple İslâm, fertlerin sapıklıktan kurtarılmasını sağlayan her türlü vesile ve vasıtaya müracaatı gerekli görür. İslâm'ı tebliğiyle beraber nefsinde yaşayarak güzel bir örnek teşkil eden Hz. Peygamber, kin ve husûmet üzere karşı karşıya gelmiş olduğu insanlara bile, bunu bir fırsat bilerek İslâm'ı tekliften bir an geri kalmamıştır. İbn Abbâs'ın rivâyetine göre. O, önce davette bulunmaksızın hiç bir toplulukla katiyyen muharebeye tutuşmamıştır."Bu haberi te'yit etmek üzere, Rasûlüllah'ın gazvelerini inceleyen kaynaklarımız, çoğu kez O'nun önce İslâm'a davetle işe başladığını, fakat umûmiyetle teklifine ok yağmuruyla cevap aldığını tasrih ederler.
Sayfa 160Kitabı okudu
56 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.