Edirne ovasında Rumeli 'nin kalbi gibi atan Selîmiye... Geçmiş zamanlardan, sükûtun dilsiz dili ile sır söyleyen ve gelecek zamanlara mâzînin ihtiyatlı haykışını nakleden vakûr ve mürebbî âbide... Selîmiye ile kilit vuran Sinan, devrinden ziyâde, pusuda yatan açıları ve acıklı günleri sezmiş gibi gelecek zamanlar hesâbına bu şehlevent yiğidi o sedd-i İslâma bekçi bırakmış olsa gerek. Ama bu san'at pîri, vatan topraklarına daha nice yüzlerce köşeyi gönlünün baştan başa aşk ve îman hamleleri ile bereketlendirmiş, bu vecd ve îman ihtizazlarını san'at kalıbı içinde ete kemiğe büründürmüştür.
"Şimdi anladın mı Mecnun, diye seslendi, aşk bu değil mi, aşk beklemek değil mi, aşk kavuşma umudu olmadan, ama hep kavuşma iştiyakıyla beklemek değil mi?"
Merhum Rasim Özdenören'in vefatından önce yayımlanan son öykü kitabı "Kör Pencereler"
Hayalle gerçeğin birbirine geçtiği, hangi kısmın hayal, hangi kısmın gerçek
Sükûtun bir parçası kuşların hem ciğer-sûz hem neş'e-âver ötüşleriymiş. Yaprakların hüzünlü titreyişleri, semanın yağmurlarla konuşan dili... Yosun tutmuş mezar taşlarının lisân-ı hâli, kayıp göz yaşının menbaı, devrik cümlelerin diz çöküşü, kelimelerin hicabı dahilmiş sükûtun sırrına... Kalabalıklar içinde yüreğin tutunduğu bir ince ses