...Ama bitiş yol ister, hep gitmek ve gide gide bitmek ister.
Halbuki insan zaten bittiği için başlar, çaresizlikten ve başka yol bulamadığından başlar.
Başladım. Bittiğim için başladım; başlar başlamaz enikonu bittim.
Sen de bir hayalin içinde varsın, aynı hayali bir daha görürsen kendini tanır mısın, bu bendim der misin, yoksa onu o unutuşta kendini kendinden bir kabuk gibi ayırıp da bırakır gider, en kötü hatırandan uzakta yeni bir yaratılış dedikleri yerde durur musun?
Sen, öğrenmedin ama gördün, kendine kendi benliğinden bir kısa tanıklık ettin. Bin kere dönsen şaşıracağın bir yolu yine kaybettin. İyi ki her şey bir kere, sen de her şeyi sadece bir kere yanlış ettin. Yapamadın, yine yapamayacağın yerde tuhaftır tecrübeliydin.
Tecrübe hataya mani değil hatayı tanımaya imkan imiş, ama sen hata yapmasan da ne yaptığını aslında bilemeyeceğini öğrendin. İnsanın kötüyü tanıyıp iyiye aşinalık tesis edemeyecek yaradılışta olduğunu bir ara sezdin, sonra o da geçti, eski vehmine yerleştin.
Çok şaşarım şiir sevenlere, okuyup geçenlere, kitabı kapatıp yemek yiyenlere, o bakışla yaşayıp da ölmeyenlere. Şiir sevilmez ki, öyle duyulur, öyle bakılır, hastalanılır, zehirlenilir, ölünür. Şiir sonunda öldürür.
Anlatması zor ama ben ne neșe bildim, ne dönebildiğim bir hayatım Oldu. Baştan sona zehirlenmiş, tüm hayat enerjisi emilmiş gibiydim. Bu müzikleri dinleyip de hiçbir şey olmamış gibi ayağa kalkabilenlere, tıka basa yemek yiyenlere, başka basit şeyler konuşup gülenlere saşıyor, irkiliyordum.