"Sizi seviyorum. Hepinizi seviyorum. Böyle davranmayın. Siz. kadınlar. Bırakın bunu. Sizi sevdiğimi görmüyor musunuz? Sizin için ölürüm, öldürürüm. Size seviyorum diyorum. Tanrım, acı biraz. Ne yapacağım? Bu allahın cezası dünyada ne yapacağım ben?..''
Gözyaşları sel gibi yanaklarına akıyordu tüfeğinin namlusunu. yaşamı boyunca arzuladığı, kadınmış gibi kucaklamıştı. "Tanrım bana nefret ver," diye inledi. "Nefrete razıyım. Ama bana sevgi verme. Sevgiye dayanamıyorum, Tanrım. Taşıyamıyorum onu. Tıpkı Bay Smith gibi. O da taşıyamamıştı. Çok ağır. İsa Efendi, bunu sen bilirsin. Hepsini bilirsin. Sevgi ağır değil mi? Görmüyor musun, Tanrım? Kendi oğlun dahi taşıyamadı onu. Eğer onu öldürdüyse, beni ne yapacağını bir düşünsene? Hı? Hı?" Yine öfkeleniyordu.
Sayfa 43 - Sel Yayıncılık