Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Eğer yolun tam Allah yolu değilse, işin tam takvâ ehli Müslüman işi değilse, Müslümanlığın tam sağlam bir Müslümanlık değilse, hayatın tam Kur'ân-ı Kerîm'in, sünnet-i seniyye-i nebeviyyenin istediği hayat değilse dön!
Şüphesiz ki Allah Resûlünün haram ettiği Allah'ın haram ettiği şey gibidir." 43 "Haberiniz olsun bana Kitab ve bir o kadar da (Sünnet) verildi."" Böylelikle anlaşılmış olmaktadır ki; Sünnet'in Din'deki yeri reddedilemez degerde ve önemdedir. Çünkü o, vahiy ürünüdür. Zira "Cibril, Hz. Peygambere Kur'ân-ı Kerim'i öğrettiği gibi, Sünnet'i de öğretiyordu."" Bundan dolayı İslam ulemâsı, Sünnet'in kat'i beyanını Allah'ın kitabındaki beyanı gibi kabul etmişlerdir. Çünkü Allah'ın, hakkında hüküm vermeyip de Resûlüllah (sav)'in verdigi hükümler, Allah tarafından verilmiş hükümlerle aynı kabul edilir. "De ki; "Eğer Allah'ı seviyorsanız bana uyun ki Allah'da sizi sevsin ve günahlarınızı bağışlasın..."(3/31)
Reklam
Receb şehrü't-tevbeti. "Receb ayı tövbe ayıdır, Allahu Teâlâ Hazretlerine dönüş ayıdır." Eğer yolun tam Allah yolu değilse, işin tam takvâ ehli Müslüman işi değilse, Müslümanlığın tam sağlam bir Müslümanlık değilse, hayatın tam Kur'ân-ı Kerîm'in, sünnet-i seniyye-i nebeviyyenin istediği hayat değilse dön!
Sayfa 12 - Server YayınlarıKitabı okudu
Eğer yolun tam Allah yolu değilse, işin tam takvâ ehli Müslüman işi değilse, hayatın tam Kur'ân-ı Kerîm'in, sünnet-i seniyye-i nebeviyyenin istediği hayat değilse dön!
Ashâb-ı kirâmın dinimizdeki yerinin ve öneminin büyüklüğü konusu izaha ihtiyaç duymayacak derecede açıktır. Zira onlar İslâm Teşriî'nin Kurân'dan sonra en mühim kaynağını teşkil eden Sünnetin bize ulaşmasında ilk ravîlerdir. Ayrıca Sahâbîler vahyin nüzulüne şahit olmuşlar, Resûlullâh'la beraber bulunup ona arkadaşlık yapmışlardır. Dinin hakikatlerini herkesten çok daha iyi ilk kaynağından öğrenmişler, herkesten daha doğru Kur'ân ve Sünnetin manasını anlayıp izah etmişler ve uygulamışlar, kısaca en güzel manada İslâm'ı yaşamışlardır. İslâm uğrunda mallarını mülklerini, ailelerini ve vatanlarını terk etmiş İslâm için hicret etmişlerdir. Ashâb-ı kiram İslâm için canını ortaya koyup harplere katılmış, müslüman olmayan baba veya oğlunu veya kardeşini öldürmek durumunda kalmışlardır. İslâm uğrunda yaptıkları bu fedakarlıktan dolayı Kur'ân-ı Kerim'de Hz. Allah'ın medh-ü senasına mazhar olmuşlar, Resûlullâh'ın (s.a.) da memnuniyetini kazanmışlardır. Bu itibarla Ehl-i sünnet ulemâsı sahâbenin adaletinde ve güvenirliğinde ittifak etmişlerdir.
Sayfa 121 - Kayıhan Yayınları, 4. BaskıKitabı okudu
Ramazan, tasavvuf (dervişleşme) ayı...
Ramazan da -ilim ve irfanla, basiret gözüyle bakılırsa gerçekte bir tasavvuf ayıdır. Bu ayda âyet ve hadislerin gereği olarak yaptığımız ibadet ve taatlerle, topluca "dervişleşmekte", derunî sûfiyâne bir hayat sürmeye başlamaktayız. Kur'ân-ı Kerîm ve sünnet-i seniyyede açıkça görüldüğüne göre Ramazan orucunun maksadı ve nihaî hedefi, nefsin terbiyesi, takvâ ve güzel ahlâkın elde edilmesidir. Dervişin gayesi de bunlar değil midir? O hâlde bu dervişlik ve tasavvuf ayınız, hakkınızda hayırlı ve mübarek olsun. Allah cümlemize Yunus, Mevlânâ, Hacı Bayram, Eşrefoğlu, İbrahim Hakkı, Üftâde, Hüdayi... misali ârif ve kâmil kişi olmayı ve saâdet-i dâreyni bulmayı nasip eylesin, değerli okuyucular!
Sayfa 91
419 öğeden 271 ile 280 arasındakiler gösteriliyor.