Mustafa Kemal politikayı bir yana itti. Artık yapılması gereken bir işi vardı. Kuzey Afrika'ya gidip İtalyanlar'la savaşmalıydı. Suriye ve Mısır'dan geçen uzun kara yolu dışında Türkiye'nin Kuzey Afrika'yla bağlantısı kesilmişti. İtalyanlar denizin denetimini ellerinde tutuyorlardı; filoları Çanakkale Boğazının da çok
Uy, sen benum oyuma ne karişisun da... deyip seçimde oyunu Demokratlara atıverdi. Hayri, birkaç gün annesine su­rat astı. Kocası Salih Efendi'den bağlanan 40 TL'lik üç aylığını aldığı gün dünyalar Rabia Hanım'ındı.
Reklam
Altın Nokta!
Eğer Ebû Cehil’in amcası Velîd gibi güçlü bir şahsiyetin -Velîd hem Mahzûmîlerin şefi, hem de Kureyş’in gayri resmî şefi idi- desteğini kazanırsa, davetini daha kolay bir şekilde yapabileceği inancındaydı. Velîd aynı zamanda diğer Kureyş liderlerine göre daha anlayışlı ve tartışmaya açık bir kimseydi ve bir gün Peygamber (s.a.v.) Velîd’le yalnız konuşabileceği bir fırsat buldu. Fakat onlar sohbete dalmış bir haldeyken, henüz İslâm’a girmiş kör bir adam yanlarından geçti; Peygamber (s.a.v.)’in sesini duyunca orada durup kendisine Kur’ân’dan bir bölüm okumasını rica etti. Biraz sabırlı olması ve uygun bir zaman beklemesi söylendiğinde kör adam o kadar ısrar etti ki, sonunda Peygamber hiddetlendi ve yüzünü çevirdi. Sohbeti yarıda kesilmişti; fakat bu bölünme hiçbir kayıba sebep olmadı, çünkü Velîd zaten, mesaja, ümitsiz denebilecek derecede kapalıydı. O anda şu sözlerle başlayan yeni bir sûre nâzil oldu: “Surat astı ve yüz çevirdi; kendisine o kör geldi diye” Vahiy şöyle devam ediyordu: “Fakat kendini müstağni (hiçbir şeye ihtiyacı olmayan) gören ise, işte sen, onda ‘yankı uyandırmaya çalışıyorsun.’ Oysa, onun temizlenip arınmasından sana ne? Ama koşarak sana gelen ise, ki o ‘içi titreyerek korkar’ bir durumdadır, sen ona aldırış etmeden oyalanıyorsun.” (Abese: 5-10).
Sayfa 114
Geri15
53 öğeden 51 ile 53 arasındakiler gösteriliyor.