Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur
Sürüp gelen çağlardan
Yeryüzü bana mescit kılındı Ant verdim toprak şahit tutuldu Her sabah her öğle her akşam İkindiye yıkanarak yatsıya donanarak Seslerden bir sesle fırınlanıp Sularla polatlanan benim. Geldim durdum önünde işte bir anıt gibi Sıyırarak sırtımdan bir yılan giysisini.
Sayfa 33 - İz yayınları
Ey insan şimdilerde hep bir beklemeye duran Duy zaman içinde sürüp gelen bu sesi Sürüp gelen çağlardan çağlara Renk veren tarihe yeşil çağlayan Savaşçı yüreğinden savaşçı yüreğine Cezayir'den Senegalden Yüreğimin içine boğaziçine Kelimelerden bir kelime diken yeryüzüne.
Reklam
Ey insan ey şimdilerde hep bir beklemeye duran Duy zaman içre sürüp gelen bu sesi Sürüp gelen çağlardan çağlara Renk veren tarihe yeşil çağlayan Savaşçı yüreğinden savaşçı yüreğine Cezayirden Senegalden Yüreğimin içine Boğaziçine Kelimelerden bir kelime diken yeryüzüne.
Ey insan ey şimdilerde hep bir beklemeye duran Duy zaman içre sürüp gelen bu sesi Sürüp gelen çaglardan çaglara Renk veren tarihe yeşil çaglayan Savaşçi yüreginden savaşçi yüregine Cezayirden senegalden Yüregimin içine Bogaziçine Kelimelerden bir kelime diken yeryüzüne. Erdem Bayazıt
Sürüp gelen çağlardan
Evet bir hançer ağacı gibi büyüyor içimde acı Dağlardan bir dağ gibi kabaran yüreğimde.
Sürüp gelen çağlardan
Evet bir hançer ağacı gibi büyüyor içimde acı Dağlardan bir dağ gibi kabaran yüreğimde.
Sayfa 34 - İz YayıncılıkKitabı okudu
Reklam
Sürüp gelen çağlardan
O ışık ki düşer bir zenci yüreğine Birden aydınlık kazanır zulma uğramış bütün yürekler Onulmaz hint ağrısına tükenmez çin sancısına İsyanın macarcasına ezilmenin çekoslovakcasına Yanmanın polonyacasına direnmenin vietnamcasına Gerillanın arapçasına Yetişecek elbet benim müjdeci sesim
Sayfa 37 - İz Yayıncılık
Sürüp gelen çağlardan
O ışık ki düşer bir zenci yüreğine Birden aydınlık kazanır zulma uğramış bütün yürekler Onulmaz hint ağrısına tükenmez Çin sancısına İsyanın macarcasına ezilmenin Çekoslovakyacasına Yanmanın polanyacasına direnmenin vietnamcasına Gerillanın arapçasına Yetişecek elbette benim müjdeci sesim.
Sürüp gelen çağlardan
Yangına uğramışsa Duymaz olmuşsa kulaklarım göklerin muştu sesini Elbet kıracağım bir gün bu ihanet kelepçesini Çün defterler açılıp hesaplar soruldukta Yetimin hakkı soruldukta yoksulun hakkı soruldukta Milletim omuz omuza verip Kıyama duruldukta Gündüzler nasıl beklerse gecenin bitmesini Sabırla söküyorum bu tarih gecesini.
Sayfa 34 - İz YayıncılıkKitabı okudu
Bir de, ihanete uğramış bu ülkenin bir insanı vardır elbet. Bu insanın, o ülkede yaşadığı “mabetleri tükenmiş” bir şehri vardır. Çağlardan beri sürüp gelen o ihanet eli, bu insanın ve bu şehrin kişiliğini kaybettirmiştir, kendi kendine yabancı kılmıştır.
Reklam
Sürüp gelen çağlardan
Bir şimal rüzgarı değil bir Şamil fırtınası Tutsaklık haritası değil bir zafer coğrafyası
Sürüp gelen çağlardan
Yeryüzü bana mescit kılındı Ant verdim toprak şahit tutuldu Her sabah her öğle her akşam İkindiyle yıkanarak yatsıyla donanarak Seslerden bir sesle fırınlanıp Sulardan polatlanan benim. Geldim durdum önünde işte bir anıt gibi Sıyırarak sırtımdan bir yılan giysisini. Evet bir hançer ağacı gibi büyüyor içimde acı Dağlardan bir dağ gibi kabaran
Sürüp gelen çağlardan
..Ey insan ey şimdilerde hep bir beklemeye duran Duy zaman içre sürüp gelen bu sesi..
Sürüp gelen çağlardan
... Evet bir hançer ağacı gibi büyüyor içimde acı Dağlardan bir dağ gibi kabaran yüreğimde. ...
Sayfa 34 - İz YayıncılıkKitabı okudu
128 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.