Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Anime / Fantastik Film
A Aslan Kral Ateşböceklerinin Mezarı Arabalar Avatar Ailem Robotlara Karşı Alice Harikalar Diyarında
Önemli olan sessiz yüreklerin sesi olabilmek. Suyun akışına kapılmak değil. Karınca bile olsan o suyu taşı ateşe karşı. Bir gün mutlaka karşılığını alırsın.
Reklam
Çocukluğumda hayalini kurduğum an'ı şu anda gerçekleştiriyorum diyebilirim... Böyle bir yerde oturup suyun sesini, ağaçların içinde olduğu huzurunu benimle paylaşmasını seviyorum... Bunu hep severdim...bazen insanın ruhu bedenin kafesinde sıkışır gibi hisseder... İşte doğa özgür bırakır.. doğanın sesi teslim ol der ve özgürleştirir... youtu.be/4lWnxxADdLY?si=...
Söyle bana hindiba
Kartallar uçar mı bir harâbeden Köprülerden benim yarim geçer mi Sen neden bu kadar güzelsin, bilmem Taşırsın yeryüzüne ebedi tohumları Ben ise kuruyacak bir suyun mahkûmuyum Avuçlayıp öpüyorum kumları Bir kara delikten bakarken hayat Meydan okuyanlar kim bu serâba Söyle bana hindiba Sen nasıl bu kadar ceylan koşması Sen nasıl bu kadar yollar
Yas-ı matem günü derdim yeniler Yarin sesi kulağımda çınılar Sordum ki dağlara niçin iniler Dedi çekticeğim karın elinden Varıp bir pir ile pazar edersin Oturup da ikrarını güdersin Sordum garip bülbül niçin ötersin Dedi çekticeğim harın elinden Ser çeşmeden gelir suyun durusu Nasibimiz verir pirin birisi Dedim Pir Sultan’ ım benzim sarısı Dedi çekticeğim yarın elinden. Pir Sultan Abdal
miras
Bana şiir kaldı baba, yorgun ve huzursuz gözlerinden tedirgin ellerinden geriye mahçup bir çocuk gibi bungun şiirin boyundan büyük sesi kaldı. Şimdi, sapı kırık bir cezvenin isli boşluğunda saklısın, yüreğimin hoyrat sarkacı seni silmeye yetmiyor, yarım bir söz gibi duruyorsun, orada, suyun alıngan boşluğunda. Şiir insanı aklar mı baba?
Reklam
Şunu söylemeliyim ki ben bu kadar değildim; henüz bitmedim ama, eksildim. Yakında yalnızca suyum kala­ cak, ve bu yüzden bana kızılacak. - Allah, Allah, yahni bitmiş - kim yedi bunu? İşte o an, başa dönebilsem; yahniden önceki tarihime - birden bir keçi, bir sığır, bir domuz olarak, ayaklarım tabaktaki suyuma ve ekmek artıklarına batarken, yük­
SALKIMSÖĞÜT
Akıyordu su gösterip aynasında söğüt ağaçlarını. Salkımsöğütler yıkıyordu suda saçlarını! Yanan yalın kılıçları çarparak söğütlere koşuyordu kızıl atlılar güneşin battığı yere! Birden bire kuş gibi vurulmuş gibi kanadından yaralı bir atlı yuvarlandı atından! Bağırmadı, gidenleri geri
KUTUP YILDIZI O korku vardı hep çıkılan yolda O korkusuzluk vardı Suyun su olduğu günden beri akardı Biri can verip aydınlatır Diğeri boğar ve yakardı Yaşamın her dönüm noktasında
Soğuk tene temas eden sıcak su, zamanı dondurmuştu. Gözlerini kapatıp bedeninden dökülen suyun sesi ve duş başlığının istikrarlı uğultusunu dinlemeye başladı. Şu anda ölebilsem güzel olurdu, dedi içinden. Sular kesilinceye kadar kokmam heralde, diye ekledi. Teni üzerinde kimi menderes kimi bir şelale olarak akan suların altında kendini kadim bir dünya gibi hissediyordu. Sanki üzerinde sonsuz savaşlar verilmiş ve hayat son bulmuştu da tabiat kendisini onarıyordu. Şefkatle ısınmış yağmurlar, bir sarmaşık olup sarıyordu onu. İçinde bir okyanus, diplerini arıyordu.
Reklam
Nereye çağırırlardı? Mümtaz bunu bilseydi, belki bu davete koşardı. Çünkü suyun sesi, aşkın, ihtirasın sesinden kuvvetlidir. Karanlıkta su sesi insanın içindeki ölüm mayasının dilini konuşur. A.Hamdi Tanpınar-Huzur
Huzur bulmak için Bir sırt çantası Bir kitap Bir sandalye Doğanın sesi Kahve ve bitter çikolata Kazların dansı Kuşların sesi Suyun sesi Çınar ağacı gölgesi İmkansız poetika 🤭
Günün ortasına kadar yaza dönük yüzü, ardından bir esinti karışıyor güneşe; ılıtıyor havayı. Ağaçlar birbirine baka baka mı beyazlamışlar? Eser miktarda yeşil, gövde boyunca kahverenği, dalları aldığı kadar beyaz... Bir kirazın gölgesinde geriye sardım belleğimi, elma fidanları arasında ilerleyen vaktin içinde bir vakittim artık. İç sesimin üzerini örtmesi için kendi sesimi ve tabiatın sesini kürsüye davet ettim. Belleğim yine şaşırtmaz derken; tersi oluyor. Geçmiş mutlu ve umudun kanatlarını sarıp iyileştirdiğim günleri koyuyor gözlerimin önüne. Omuzlarımın olduğunu da hatırlatıyor. Kuşlara uyma hissimin yelkenini şişirip doğruluyorum yerimden. Karıncalardan müsaade isteyip kuyunun yanına, sürülmüş toprağın üzerinde tam basıp yarım attığım adımlarımla varıyorum. Suyun sesi var, nemi var ve hatta sarnıca hediye ettiği otlar var; kendisi ise oldukça uzakta... Komşunun bahcesinden geçen kanaldaydı. Traktörlerin yolların tozunu duvarlara vuran homurtusu ile gözlerimi çadır tentenesi gibi açtırıyor, uyanıyorum. Bahçedeyim, ağaçlar baharlıklarını giyinip kuşanmışlar. Kuyuyu geçtiğimiz yıl kapattığımız eksikti rüyada. Neyse ki kanallar duruyodu. Hayata, suya yakındım.
1.105 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.