Her ne kadar Medine'de kadınlar daha özgür de olsa, yine zaman zaman kadına baskı uygulanırdı; özellikle Mekke'den giden Müslümanlar bunu yapardı. Bir ara bazı kadınlar, eşlerinin kendilerini dövdüklerini Muhammed'e şikâyet ederlerdi. Bunun üzerine kendisi, erkekler eşlerini dövmesinler şeklinde bir açıklama yaptı ve bu söz etrafa yayıldı. Bunu duyan halife Ömer hemen gelip Muhammed'e baskı kurdu: "Kadınlar eşlerine karşı azdılar, fetva ver de gerektiğinde erkekler onları dövebilsinler." dedi. Bunun üzerine -her ne kadar daha önce dövmeyin diye açıklama yapmışsa da- bu sefer Nisa suresi 34. ayeti geldi ki, bu ayete göre gerekirse erkekler eşlerini dövebilirler şeklinde açık bir şekilde dövmek için fetva ayeti indi. Bu ayet inince, erkekler eşlerini dövmeye başlarlar; hatta öyle olur ki, eşleri tarafından dövülen 70 kadın Muhammed'in evine doğru yürüyüşe geçer. Ama ne fayda! Ömer tarafı ağır basmış ve kadınlar dövülebilir diyen ayet artık Kur'an'a geçmişti. Kaldı ki, zaten kadınlar güçsüzdü, ayet onların dediği şekilde oluşamazdı. (222) Çünkü kuvvet her zaman güçlüden yanadır.
222) a- Nisa suresi 34. ayet hakkında tüm uzun tefsirler. Özellikle Suyuti'nin Dürrü'l Mensur'u önemli.
Kur'an'nın Kökeni, s. 81 dipnot. Burada çok kaynak var.
A. Razzak, Musannaf, no: 17945.
Ebubekir Hemedani Şafii, el-Itibar'u fi'l Nasih-i ve'l Mensuh... s.1/180.
İbni Sad, Tabakat, 8/351.
Hindi Kenz: no: 44984.