Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Bir insan namaz kılarken bir an da olsa huzurullahta olduğunu tahattur etmeli, düşünmeli yani ve şükretmeli Allah nasip etti diye. Sevmediğini huzuruna kabul etmiyor Hazret-i Allah. Şeklen de olsa namaz kılabilenlere ne mutlu!
Safer Dal
Safer Dal
Hatt-i mim (Tahattur)
Bir bağdaş lezzeti ister gibi diz dizeden, Göz kapalı, çokça şey gördük o hadiseden. Kapı sırlandı bir an, kilit sesiyle üç tık Çağdan çağa seyyahlar yola namzettir artık Taş taşa değdi, taş avuçta soldan sağa mim, Her inşirahına bengisu tatmış gibiyim. Nakkaş elinde soluklanırken yorgun nefes, Birkaç diz öteden duyulur birkaç hırçın ses.
Reklam
Her mü'minin namazı, onun bir nevi Mi'racı hükmündedir . Ve o huzura lâyık olan kelimeler ise, Mi'rac-ı Ekber-i Muhammed (Aleyhissalâtü Vesselâm)da söylenen sözlerdir. Onları zikretmekle, o kudsî sohbet tahattur edilir. O tahatturla o mübarek kelimelerin manaları cüz'iyetten külliyete çıkar . | Şualar-92🍂
Hastalık gafleti dağıtır, âhireti düşündürür, ölümü tahattur ettirir. (Lem'alar)
Refika-i hayatına meşru dairesinde
Yani latîf şefkatine, güzel hasletine, hüsn-ü sîretine binaen samimi muhabbet ile refika-i hayatını da naşizelikten, sair günahlardan muhafaza etmenin netice-i uhreviyesi ise: Rahîm-i Mutlak, o refika-i hayatı, hurilerden daha güzel bir surette ve daha ziynetli bir tarzda, daha cazibedar bir şekilde, ona dâr-ı saadette ebedî bir refika-i hayatı ve dünyadaki eski maceraları birbirine mütelezzizane nakletmek ve eski hatıratı birbirine tahattur ettirecek enis, latîf, ebedî bir arkadaş, bir muhib ve mahbub olarak verileceğini vaad etmiştir. Elbette vaad ettiği şeyi kat'î verecektir. •Hanımlar Rehberi
Allah rahmet eylesin..
Mâziyi tahattur ederek yâd etme, Atiyi hayâl kurarak şâd etme, Alacağın bir nefes, Onu da berbat etme.
Ömer Tuğrul İnançer
Ömer Tuğrul İnançer
Reklam
Sonra tahattür diyecekler, parmakla gösterilen sen olacaksın. Alaylı gülüşler, sende bulacak cümbüşünü. Parmak ucuyla yürüyüş de yavaş adımlar torbasına dahil eder insanı. Yaşam denen bu yolda, yürümeye niyetimiz mi yok? Yoksa çiçekleri ezmemek için mi adımlarımız parmak ucunda seyr ediyor? Bunu düşünmedi insanlar. Yine de onları düşünerek atıyorum adımlarımı. En iyi ihtimalle; "bak şu kerize!" diyecekler.
Tahattur
— Biz bize gerici diyenlere, ancak 'Deh' demek için gerideyiz.
Necip Fazıl Kısakürek
Necip Fazıl Kısakürek
Bize bir zevk-i tahattur kaldı Bu sönen, gölgelenen dünyâda.. |°Ahmet Haşim
hafıza-i beşer tahattur ile malüldür.
Reklam
Olmuyor mu?
Insanlığın üçten birisini teşkil eden gençler, hevesatları galeyanda, hissiyata mağlup, cüretkâr, akıllarını her vakit başına almayan o gençler, âhiret imanını kaybetseler ve cehennem azabını tahattur etmezlerse; hayat-ı içtimaiyede ehl-i namusun malı ve ırzı ve zayıf ve ihtiyarların rahatı ve haysiyeti tehlikede kalır. Asa-yı Musa 46
MÜSLÜMAN SAATİ
İstanbul’u yenileştiren ve yerlisini şaşırtan istilâların en gizlisi ve en tesirlisi yabancı saatlerin hayatımıza girişi oldu. “Saat”ten kastımız, zamanı ölçen âlet değil, fakat bizzat zamandır. Eskiden kendimize göre yaşayışımız, düşünüşümüz, giyinişimiz ve kendimize göre, dinden, ırktan ve ananeden hayat alan bir zevkimiz olduğu gibi, bu hayat
"Ve geçmiş musibetli, elemli günlerini tahattur etse, zevâlinden bir manevî lezzet hisseder ki, "Elhamdulillâh, Şükür, o belâ sevabını bıraktı, gitti" der, ferahla teneffüs eder. Demek bir saat muvakkat elem, ruhta bir mânevî lezzet bırakır ve lezzetli saat, bilâkis, elem bırakır." -Risale-i Nur
Hayırlı bayramlar
Bu makam yazıldığı zaman Kurban Bayramı geldi. Allahu ekber, Allahu ekber, Allahu ekber’lerle nev-i beşerin beşten birisine, üç yüz milyon insanlara birden Allahu ekber dedirmesi; koca küre-i arz, büyüklüğü nisbetinde o Allahu ekber kelime-i kudsiyesini semâvâttaki seyyarat arkadaşlarına işittiriyor gibi, yirmi binden ziyade hacıların Arafat’ta ve iydde beraber birden Allahu ekber demeleri, Resul-i Ekrem Aleyhissalâtü Vesselâmın bin üç yüz sene evvel âl ve sahabeleriyle söylediği ve emrettiği Allahu ekber kelâmının bir nevi aks-i sadâsı olarak, rububiyet-i İlâhiyenin Rabbü’l-Arz ve Rabbü’l-Âlemîn azamet-i ünvanıyla küllî tecellisine karşı geniş ve küllî bir ubûdiyetle bir mukabeledir diye tahayyül ve his ve kanaat ettim. Sonra, acaba bu kelâm-ı kudsînin bizim meselemizle dahi münasebeti var mı diye tahattur ettim. Birden hatıra geldi ki: Başta bu kelâm olarak sâir bâkiyat-ı salihat ünvanını taşıyan Lâ ilâhe illâllah, ve’l-hamdü lillâh ve Sübhanallah gibi şêairden çok kelâmlar cüz’î ve küllî, meselemizi ihtar ve tahakkukuna işaret ederler. Meselâ; Allahu ekber’in bir vech-i mânâsı Cenâb-ı Hakkın kudreti ve ilmi herşeyin fevkinde büyüktür; hiçbir şey daire-i ilminden çıkamaz, tasarruf-u kudretinden kaçamaz ve kurtulamaz. Ve korktuğumuz en büyük şeylerden daha büyüktür. Demek haşri getirmekten ve bizi ademden kurtarmaktan ve saadet-i ebediye yi vermekten daha büyüktür. R.N.K
168 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.