Geleneğe Göre Diyerek Doğru Söylemiş
Geleneğe göre, Peygamber Islamın yetmiş üç mezhep kapsadığını ve sonunda sadece bir tane kalacağını ileri sürmüştür. Yalnızca -benim bildiklerim bile beni şaşırtmaya yeter; kimi zaman, Islam üzerine ba­zı Batılı söylevler karşısında sinidenir yada bıkkınlık gösteririm. Yekpare bir bütün olarak sunulan lslam, yaşanış biçimiyle, Ceza­yir'den Kuala Lumpur'a, Tahran'dan Akra'ya kadar sonsuz değişiklik gösterir. Değişmeyen tek şey lslam karşısındaki cahilliktir.
Bahtiyar'ın kabinesi, parlamento ve senato önünde yemin ediyor. Kraliyet Konseyi de kuruluyor. Şah'a artık gitmekten başka çare kalmıyor. Oyun bitti, perde kapanıyor. Gitmenin zamanı geldi. Eskiden Şah, yurtdışına çıkarken hükümet merkezinden hava alanına arabayla götürülürdü ve yolun iki yanına ellerinde bayraklarla okul çocukları
Reklam
Tahran'a gelişimin dördüncü gününde eski bir arkadaşım sabah saat altıda bana telefon ediyor. Telefonda anlatılamayacak kadar önemli bir konuda benimle görüşmek istediğini söylüyor. Saat yedide birini görmeye gidecekmişiz, yarım saat içinde beni almaya gelecekmiş. Arabasına yerleştikten sonra bile bana kime gideceğimizi söylemek istemiyor.
Stalin Tahran, Yalta ve Potsdam konferanslarında Amerikalı ve İngilizlere bunların geri verilmelerini kabul ettirdiği için 1945 senesinin Ekim ayına kadar Türk asıllılar da dahil, bu talihsiz insanlar özel trenlerle Rus ve İngiliz Amerikan askeri konvoyları nezaretinde Rusya'ya doğru sevk edilmeye başlandılardı. Bunların arasında kendilerini trenlerden atarak intihar edenlerin bulunduklarını o günlerin İtalyan ve Fransız gazetelerinde görmek mümkündü. Batı gazetelerinde Rusya'ya gitmemek için kendilerini trenlerin altına atarak intihar etmekten çekinmeyenlerin ve bunların sayılarının azımsanmayacak kadar olduğunu gören UNRA (Birleşmiş Milletler Felaketzedelere Yardım Teşekkülü) durumu Amerika'daki merkezlerine bildirmiş olacak ki, 1946 senesinin başlarında Amerika'da bu zorlu iadeye karşı kıpırdamalar görünmeye başladı. Özellikle harp bittiği günlerde, ölmüş olan Amerika Cumhur Başkanı Rooswelt'in eşi Elenor Rooswelt'in Birleşmiş Milletler toplantısında bu feci durumu tenkit etmesi ve hiçbir suçları olmadığı halde sırf memleketlerindeki komünist baskısından kurtulmak ve insan gibi yaşamak isteyen bu talihsizleri zorla komünist zulmüne göndermek bilerek cinayet iştemektir, demesi, etkisini göstermiş olacak ki, 1946 senesinden itibaren sivil mültecilerin iadesi durduruldu. Fakat Kızılordu'da bulunup da, Almanlar'a esir düşmüş olanlar veya iltica edenlerin verilmeleri devam etti.
Ben çalkaladıkça, onlar da ister istemez birbirleriyle yer değiştiriyorlardı tabii. Başka bir deyişle, dünyanın düzeni dediğimiz düzen benim odamda, insanın başını döndüren korkunç bir hızla altüst oluyordu. Şam, hurmaların gölgesinden kalkarak, sarı sarı yankılanan tef ve zil sesleri eşliğinde Bulgaristan'a gidiyordu sözgelimi; Sofya gürültüyle doğrulup parklarından yükselen ıhlamur kokularını döke saça çöllere iniyor, Budapeşte kartpostallarda gördüğüm hareketli heykelleriyle birlikte Istanbul semalarından geçip Ortadoğu'ya yerleşiyor, Kahire piramitlerini kucaklayıp Moskova'ya taşınıyor, Tahran da âsâsına yaslanarak ayağa kalkıp siyah peçeli devasa bir karanlık halinde, dağların ve vadilerin arasından anlaşılmaz bir telaşla Ankara'nın ışıklarına doğru yürüyordu
Şiiler'de 1978 Aralık ayı tam bir yas tutma, yürüyüş ve dövünme ayı olmuştu. Bu, İmam Hüse­yin'in şehit edildiği gün olan aşure bayramında doruk noktasına ulaşmış ve meşruiyetten yoksun bir zorba hükümdara gösterilen bağışlanmaz direncin sembolü olmuştu. Humeyni halka o ayın bir intikam ve kan seli ayı olacağını vaat etmişti. Şehit sayısını
Reklam
42 öğeden 11 ile 20 arasındakiler gösteriliyor.