Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Takriri Sükûn Kanunu
Daha hükümet tasarısı okunur okunmaz muhalefet bunun anayasaya aykırı olduğu ithamıyla ortaya çıktı. Kanun üç maddelikti ve görünüşte son derece basit, hatta ılımlıydı. Birinci maddede denilen şuydu: "İrtica ve isyana ve memleketin içtimai nizamıyla huzur ve sükuneti ve emniyet ve asayişini ihlale bais (sebep olan) bilumum teşkilat ve tahrikat ve teşvikat ve teşebbüsat ve neşriyatı hükümet, Reisicumhurun tasdiki ile resen ve idareten mene mezundur. İşbu efal erbabını (böyle davrananları) hükümet İstiklal Mahkemesi'ne tevdi edebilir." İkinci madde kanunun iki yıl yürürlükte kalacağını, üçüncü madde de bunun Bakanlar Kurulu tarafından yürütüleceğini bildiriyordu. Kısa ilk maddeyle hükümetin eline geçen yetki parti kapatmaktan gazete kapatmaya kadar gidiyordu ve zaten maksat da buydu. Tasarıyı bir gece evvel, Çankaya'da, bizzat cumhurbaşkanıyla başbakan kafa kafaya verip hazırlanmış bulunduklarına göre kararların tasdikinde bir güçlüğün çıkmayacağı aşikardı.
Sayfa 85 - Birinci Bölüm: Patlayan Bir Kurşun ve Sonrası | IX - İsmet Paşa BaşbakanKitabı okudu
Karabekir Paşa'nın Takriri Sükûn Kanununa tepkisi:
Kanuna karşı en şiddetli hücumlar bizzat Karabekir Paşa'dan geldi. Muhalefet lideri şöyle diyordu: "- İstiklal Mahkemeleri, adından da anlaşıldığı veçhile, İstiklal Harbi zamanına aitti. İsmet Paşa Hazretleri İstiklal Mahkemelerini ıslahat aleti zannediyorlarsa pek ziyade yanı­lıyorlar."
Reklam
Mecliste Takriri Sükûn Kanunu tartışmaları:
Muhalefet adına Gümüşhane Milletvekili Zeki Bey, Fe­ridun Fikri Bey, Karabekir Paşa bunun anayasaya aykırılığını ispata çalıştılar. Feridun Fikri Bey anayasanın "hürriyeti te­fekkür (fikir hürriyeti) ve hürriyeti kelam (söz hürriyeti) mef­humlarının mündemiç (kapsamış) bulunduğu"nu söylüyor, ge­tirilen tasarının bunların ikisini de yok ettiğini ekliyordu. CHF'den Konya Milletvekili Refik Koraltan Bey ise di­yordu ki: "- Söylediğiniz hukuku amme bu kanunla siyanet edile­ cektir (korunacaktır). Biz kelimeleri münakaşa ederken ora­ da kan akıyor. Milletin hayatı mevzuu bahistir. Cumhuriyetin hayatına suikast eden mürtecilerin izalesi için bu kanun şarttır"
Takriri Sükûn Kanunu(birinci maddesi) TCF buna itiraz etmiş:
"İrtica ve isyana ve memleketin içtimai nizamıyla huzur ve sükuneti ve emniyet ve asayişini ihlale bais (sebep olan) bilumum teşkilat ve tahrikat ve teşvikat ve teşebbüsat ve neş­riyatı hükümet, Reisicumhurun tasdiki ile resen ve idareten mene mezundur. İşbu efal erbabını (böyle davrananları) hü­kümet İstiklal Mahkemesi'ne tevdi edebilir."
Takriri Sükûn Kanunu teklifi:
Teklif TCF sıralarına sanki bir bomba düşmüş tesiri ya­rattı. Tartışmalar derhal en şiddetli seviyeye yükseldi. Bir ta­rafta bir avuç muhalif, diğer yanda koca çoğunluk partisi var­dı. Muhalefeti Kâzım Karabekir Paşa idare ediyordu. Muha­lefetin ağır topları Ali Fuat Paşa'yla Rauf Bey'di.
Takrirî Sükûn Kanununun varlığı, milletin bazı gericiler tarafından geniş ölçüde zehirlenmesini önlemiş oldu.
Sayfa 632Kitabı okudu
Reklam
Efendiler, tekke ve zaviyelerle, türbelerin seddi ve alelûmum larikatlerle şeyhlik, dervişlik, müritlik, çelebilik, falcılık, büyücülük ve türbedarlık ve ilâ... gibi birtakım unvanların men ve ilgası da Takriri Sükûn Kanunu devrinde yapılmıştır. Bu husustaki icraat ve tatbikat, heyeti içtimaiyemizin, hurafeperest, iptidaî bir kavm olmadığını göstermek noktai nazarından, nekadar elzem idi; bu, takdir olunur.
Sayfa 715Kitabı okudu
Efendiler, milletimizin başında, cehil, gaflet ve taassubun ve terakki ve temeddün düşmanlığının, alameti farikası gibi telakki olunan fesi atarak onun yerine bütün medení âlemce serpuş olarak kullanılan şapkayı giymek ve bu suretle, Türk milletinin, medenî heyatı içtimaiyeden, zihniyet itibarile de, hiçbir farkı olmadığını göstermek bir lâzime idi. Bunu, Takriri Sükûn Kanunu, cari olduğu zamanda yaptık. Bu kanun cari olmasaydı, yine yapacaktık. Fakat, bunda, kanunun mer'iyeti de, sühuletbahş oldu denirse, bu, çok doğrudur. Filhakika, Takriri Sükûn Kanununun mer'iyeti, bazı mürtecilerin, milleti vasi mikyasta tesmim etmesine meydan bırakmamıştır. Gerçi, bir Bursa meb'usu, bütün hayatı teşriiyesinde, hiçbir vakit kürsüye çıkmamış ve hiçbir vakit Mecliste, millet ve cümhuriyet menfaatlerini müdafaa için, bir tek kelime dahi telaffuz etmemiş olan Bursa Meb'usu, Nurettin Paşa, yalnız şapka iksası aleyhinde, uzun bir takrir vermiş ve bunu müdafaa için kürsüye çıkmıştır. Şapka iktisasının <hukuku esasiye ve hakimiyeti milliye ve masuniyeti şahsiye hilafında muamele> olduğunu iddia etmiş ve bunun <halka ademi tatbikının temin ve teyit> olunmasıma çalışmıştır. Fakat, Nurettin Paşanın, Millet kürsüsünden galeyana getirmeğe muvaffak olduğu taassup ve irtica hisleri, nihayet birkaç yerde, yalnız birkaç mürteciin, İstiklâl Mahkemelerinde, hesap vermelerile söndü.
Sayfa 715Kitabı okudu
Muhterem Efendiler, ciddi icabat üzerine, hükümetçe fevkalade tedbirler alınması lüzumuna dair ilk izhari kanaat ettiğimiz zaman, bunu hüsnü telâkki etmiyenler vardı. Takriri Sükûn Kanununu ve İstiklal Mahkemelerini, vasıtai istibdat olarak kullanacağımız fikrini ortaya atanlar ve bu fikri telkine çalışanlar oldu. Şüphe yok ki, zaman ve vakayi, bu şayanı nefret fikri telkine çalışanları, elbette hacil mevkie düşürmüştür. Biz, fevkalâde ittihaz olunan ve fakat kanuni olan tedbirleri, hiçbir vakit ve hiçbir suretle, kanunun fevkıne çıkmak için, vasıta olarak kullanmadık; bilakis, memlekette sükûn ve asayiş tesisi için tatbik ettik; devletin hayat ve istiklâlini, temin için kullandık. Biz, o tedbirleri, milletin medeni ve içtimaî inkişafında istifadeli kıldık. Efendiler, aldığımız fevkalâde tedbirlerin tatbikına lüzum kalmadığı görüldükçe, onların tatbikından sarfınazar edilmekte, tereddüt gösterilmemiştir. Nitekim, İstiklâl Mahkemeleri, zamanında tatili faaliyet eyledikleri gibi, Takriri Sükûn Kanunu da, müddeti mer'iyeti hitamında, tekrar Büyük Millet Meclisinin huzuru tetkikıne arzolundu. Meclis, kanunun bir müddet daha idamei mer'iyetini lüzumlu görmüş ise, elbette, bu; millet ve cümhuriyetin âli menfaatleri icabı olduğundandır; Meclisi Alinin bu kararı, bize, vasıtai istibdat vermek maksadına matuf tasavvur olunabilir mi?
Sayfa 714Kitabı okudu
Politika âleminde, birçok oyunlar görülür. Fakat, mukaddes bir mefkûrenin, tecellisi olan cümhuriyeti idareye, asri harekete karşı cehil ve taassup ve her nevi husumet ayağa kalktığı zaman bilhassa terakkiperver ve cümhuriyetçi olanların yeri, hakiki terakki ve cümhuriyetçi olanların yanıdır; yoksa mürtecilerin ümit ve faaliyet membaı olan saf değil... Ne oldu Efendiler?! Hükümet ve Meclis, fevkalâde tedbirler almağa lüzum gördü. Takriri Sükûn Kanununu çıkardı. İstiklâl Mahkemelerini faaliyete geçirdi. Ordunun sekiz, dokuz, seferber fırkasını, uzun müddet tedibata hasretti. <<Terakkiperver Cümhuriyet Fırkası>> denilen muzır teşekkülü siyasiyi seddetti. Netice, bittabi, cümhuriyetin muvaffakıyetile tecelli etti. Asiler imha edildi. Fakat, cümhuriyet düşmanları, büyük komplonun safahatı hitam bulduğunu kabul etmediler. Namerdane, son teşebbüse giriştiler. Bu teşebbüs İzmir suikasti suretinde tezahür etti. Cümhuriyet mahkemelerinin kahhar pençesi, bu defa da, cümhuriyeti, suikastçilerin elinden kurtarmağa muvaffak oldu.
Sayfa 713Kitabı okudu
40 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.